Yorgun bir günbatımında
adını koyamadığım
derin bir vadiydi sevdan
ve bilinçsiz değildi hiç birşey
rüzgârlarla şekillenmemişti
yüreğimin sana tutsak olan platosu
ben topraktan almışım
gözlerimin rengini
yüzümdeki çizgiler ondan
zaman
eskitsede beni
veryansın etmem devrana
Düşlerim uzuyor
gecenin
herhangi bir vaktinde
belli belirsiz yanan
bir sokak lambasının loş ışığı
vuruyor alnımın yazgısına
Umutlarımı
karalanmış bir bahar sabahı
ecnebi rüzgarlara salıverdiğimden bu yana
bir yanım
hep eksik girdi bayramlara
benim
Gecenin rengine boyarken içimdeki sahrayı
ay ışığında takatten düşmüş yıldızlar
sakalıma çökerdi
kuş uçmaz kervan geçmez
kadim bir yalnızlıktı sonrası
suskundu
çocukça düşlerim vardı benim
ve yüreğimdeki sessiz çığlıkların kâbusu
rüzgara yenik düşmüş uçurtmam
mahallenin çocuklarına kaptırdığım
gökkuşağı misketlerim...
ve her okul sonrası
Sen gelseydin
Veysel bir başka dokunacaktı
sazının teline
Süphanı mesken tutan Siyabend
bir başka savaşacaktı
Xecênin zülfünün teline
Sevmezdim oysa otobüs camlarını
insanın başını dayayacak
birinin olmaması ne acı...
kederle yoğrulmuş bir ömür
gözyaşlarıyla ıslanmış umutlar
ve merdaneli bir makina da iki boy küçülen hayallerim kaldı...
bırak bir tek gülüşün kalsın bana
mintanımın sol cebinde
bırak
bir tek o sermaye kalsın bana...
istemem
ne güneşi
Bitti mi !
sanıyorsun...
dört yanım ateş cenderesi
zalim bir yalnızlık pusu kurmuş
ay yüz çevirmiş geceme
yıldızlar desen kayıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!