Gülün rengi kırmızıya boyanmış
Gül, bülbülün figanına dayanmış
Tatlı söze, güler yüze aldanmış
Şikayet edermiş vefasız eşten
Bu eski hikaye neden bitmiyor?
Ayrılıklar vururmuş rıhtımlara
Sevdalılar niye gezmez el ele?
Niye oturmazlar kumsallara
Konuşmazlar gönül gönüle
Aşkın ayak izleri nerede?
Hiç aklımdan çıkmazsın ki
Günün bütün zamanı senindir
Seni düşündüğüm zaman
İçime bir serinlik çöker
Çayır çimen gezerim
Mavi denizlere yelken açar
İlham perisi bulutlara sordum
Yıldızlara baktım hayra yordum
Ben seni semalarda arıyordum
Kalbime seni yazdım bütün gece
Sevdim seni, tutmasam da elini
Kar tanesi olsaydım döne döne gelirdim
Saçının tellerinde usul usul erirdim
Kar tanesi olsaydım kirpiğine konardım
Uçlarından tutunur oracıkta donardım
Kimi ahu bakışlı, kimi yayla kokuşlu
Turnalar gördüm ki katar katar
Kimi keklik sekişli, kimi sümbül nakışlı
Nice ceylanlar geçti önümden
Dağlar önümde bir bir eğilirdi
Yaslasaydım başımı bulurdum derman
Aşkın kanunu bu, dinlemez ki ferman
Ben sana yanarım hep sen de bana yan
Bu can titresin sevdanın yollarında
Dünyayı unuttum senin kollarında
Işık ışık bakınca, gözlerin beni yakar
Meftun olur bulutlar, gözlere inci takar
Sözlerin kor misali, yanınca bana bakar
Gözlerin sevda saçar, sözlerinde aşk kokar
Bu tatlı bir nağmedir yüreğim nasıl bıkar
Ben gönlümü gömdüm gömeli toprağa,
hayatın zehrini susuz içerim
Zifiri karanlıkta kaybolan bir gölge gibi
kaybolur giderim
Gözlerimin buğusu görünmesin,
mendilim ıslansa bile
Bulutlar nereye?
Yoksa nergislerin, sümbüllerin açtığı yere mi?
Akça Sunanın gönlümü yaktığı yere mi?
Oğuz pınarının büngül büngül aktığı yere mi?
Söyleyin bulutlar nereye?
DEĞERLİ HOCAM
Şiirlerinizi zevkle takip ediyorum. televizyonculuk yönünüzü takdir ediyordum. tarihsel araştırma içerikli kitaplarınızıda okudum ve çok beğendim. Fakat özellikle belirtmek isterim ki şairlik yönünüz çok daha güçlü. YENİ GÜZEL ŞİİRLERİNİZİ BEKLİYORUZ. Selamlar...