Etrafımdaki yığınlardan öylesine sıkıldım ki
Ruhuma cenaze namazını kıldırıp
Sessizliğe gömülmek istiyorum
Ve bir gece gün doğurmaya yakınken acılarını
Sarıyla karışık kızıllıklara gömülmek istiyorum
Maviler acılarınızla boğun beni
Siyah beyaz çerçeve
Mora yakın zambaklar
Ve menekşe kokusu
Ah gözümün ilk ağrısı
Ah ilk ağrımın gözü
Ilk sebebin özü
Yaş geliyor yüreğimden tutuyorum
Mısralarım kanıyor rüzgar çıkalı
Her yanım ilkyazken ben ortada güz
Bunca siyahlığı sezmiyor musun
Sessizliğim çınlatmıyor mu kulaklarını
Aynı sokaklarda farklı suretlerin hayali
Ne zor..
En çok bu gece parçaladı beni sessizlik
Ve vazgeçtim yıldızlarda gökyüzünü görmekten
En çok bu gece geçti benden aşk
Ve göğe yüz geceye güz olmayı diledim
Şehir benden uzak
Bense şehrin içinde, şehre tutsak
Bu çöken kara bir bulut mu
Yağmur mu yoksa, firaktan mı böyle
Sızlıyor içim
Bu şehrin hiç ak yüzü yok mu
Bir sandalda iki kürek
Pembe saça örgü gerek
Mavi mürekkep üstünde kayık
Ve acı sesi denizsiz taşın
Buradayım buradayım
Bir başımayım!
Boynumun ellerinde bükülüşünü duyuyorum
Boynumun ellerinden düşüşünü
Kemiklerimin avuçlarında tuzlaşmasını
Oysa ben ölmek değil gülmek isterdim
Oysa başımı dizlerinde ağlatmak...
Boynumun ellerinde yalnızlığını seyrediyorum
Kalemim taşmaya meyilli bu gece
Sense sevilmeye layık bir güzel
Bunca zaman seni beklemiş yüreğim
Can evine hoş geldin delikanlı.
Doğan güneşle perde aralarından sızan sen
Gidiyoruz
Şehre gidiyoruz
Şehirse pek çok şey götürüyor bizden
Fark etmiyoruz
Çorak toprak biz gidiyoruz
Canım yandığında haykırmak güzel olabilirdi
Ya da sen giderken
Ardında kalmak
Rüzgarın sesini duyabilirdim ben de
Dalgalar saçlarıma çarpabilirdi
Veya sessizliğe susup mutlu şiirler yazabilirdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!