Yağmurdan kaçar gibi taşıyıp durduk
Köylerden şehirlere durmadan göçtük
Güzel çocukların psikolojisini bozduk
Bitmedi bir turlu hayat göçumuz
Çoğrafyamızın kaderidir göç olayı
Alekıça'dır kürtçe ismin
Göç'ün kendisisin
Avrupa Türkiye heryerdesin
Gürbette hayalim sensin
Aşığız biz bu dumanlı köye
Senin gönlünde yara
Uyan saçını tara
Girince başın dara
Unutma beni ara
İlk gördüğümde seni
İnsanız insan olarak doğduk
Beynimizi kötü işler için yorduk
Etrafa hep kötülük savurduk
Kötülüğün baş karakteridir insanlık
Öncelik gelir senin çıkarın
İstanbul güzel bir şehir olduğunu
Derlerdi önce inmazdım bunu
Bizzat şahit oldum gördüm onu
Bütün dillerin renklerin sembolü
Kuş bakışı bakar yedi tepesi
İstanbul hakkediyor şanlı saygıyı
Paşalar arz etti yaşadıkları kaygıyı
Fatihe sundular o değerli çağrıyı
İstanbulu Fetih eden ne güzel Komutan
Mealine baktılar kuran tefsiri
Utangaç sevdaların firari
Bizlerin medar-ı iftiharı
Masumiyetle bakan o gözleri
Eleşkirtin köy'lü çocukları
Hayatta dair bilmiyordük sonumuzu
Sen serhat ve botan diyarısın
İki kardeşin güzel yüzü ve ihtişamısın
Kanayan topraklarda tükenen insanlıksın.
İshakpaşa sarayının çalınan altın kapısı
Bitmeyen anaların ağıdısın.
Kup gölünde gülbaharın sesi
Görmedim seni sanki bir asır
Sevgin gönlümde oluştu Nasır
Yayılmasın diye aramızdaki sır
Yaşarken ölmeyi sende buldum
Öykumuz başlamıştı Aralık ayı
Yazamadığım en güzel şiirim
Uğruna titreyen kalemim elim
Görünce heyecandan fırlayacak yüreğim
Bir tek gülüşün için dünyaları vereceğim
Sevgidir insanı hayatta bağlayan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!