Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gib
..........
..........
Kayıt Tarihi : 30.6.2000 06:00:00
Şiiri Değerlendir
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gib
..........
..........
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Seviyorum Seni Şiiri - Nazım Hikmet Ran
Şiir ID : 2189 - 30 Ocak 2025 Perşembe - 20:20:58
bak size bir tavsiye… sen ve cihat yağlanıp şehir parkında güreş tutun ve tik toka çekin… şiirlerinizden daha fazla dikkat çekersiniz:)
Ben genelde günün şiirini edebi açıdan değerlendirmeye tabi tutmayı tercih ediyorum. Bu nedenle yine bir şiir tahlil etmek istedim. Şiir oldukça duygusal bir özelliktedir. Şiirin her mısrasında hissedilen sevgi, gündelik hayatın en küçük detaylarında bulunduğunu göstermeye çalışmıştır. Şiirin son mısrasındaki "Yaşıyoruz çok şükür der gibi" ifadesi sevgiliye duyulan minnettarlığı belirtir.
Her insanın yaşamında hataları vardır. Bazıları bu hataları alenen yaptığı için herkes tarafından bilinir ve arkasından atması kolay olur. Bazıları ise hatalarını gizliden yapar ki bu durum bu kişilerin pür-i pak (tertemiz) olduklarını göstermez. Herkes zaten hesabını ahirette bizzat kendisi verecektir. Bu yüzden burada şiir tahlili yapılmasının, gerektiğinde fazla incitmeden olumsuz yorumlar da yapılabileceği düşüncesindeyim. Birinin dünya görüşünü beğenmememiz, hatta o kişi ve düşüncelerinden nefret etmemiz hakaret etmemizi gerektirmez. Saygın ifadelerle de eleştirimizi yapabilmesini başarabilmeliyiz.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki şair çok ünlü olunca dünyanın her yanında her şeyi didik didik yapılıyor. Emin Karaca imzalı Nâzım Hikmet’in Aşkları isimli bir kitap var. İnternette kitabın ismini yanlış yazmayım diye bir bakayım dedim de yıllar önce yayımlanmış 5. baskısının fotoğrafını gördüm. Kitap toplamda kaç baskı yapmış bilmiyorum Demek ki ne kadar çok satmış bir kitap. Anlaşılan o ki Nazım'ın aşkları da merak uyandıran türden.
Vikipedi'de bile Nazım Hikmet'in aşklarına bölüm ayrılmış. Aşağıdaki ifadeler Vikipedi'den alınmadır:
Nâzım ilk gençlik yıllarında önce Rum kökenli Marika adlı bir kızla arkadaşlık etti.
Daha sonra eski bir valinin kızı olan Sabiha'ya aşık oldu; onun için Gözleri Siyah Kadın şiirini yazdı.
1915'te İstanbul'da tanıştığı Nüzhet Hanım'la (d. 1900) 1922'de gittiği Moskova'da yeniden karşılaştı. Arkadaşlıkları ilerleyince evlendiler, fakat çok geçmeden Nüzhet Hanım hastalandı, tedavi için 1923 yılında İstanbul'a dönmek zorunda kaldı, oradan Avrupa'ya gitti. Çift 1924'te Türkiye'de bir araya geldiklerinde, Nüzhet Hanım'ın teklif ve ısrarı üzerine anlaşarak ayrılmaya karar verdiler.
Nüzhet Hanım'la ayrılmasından sonra Moskova'dan okul arkadaşı Liyolya'yla birlikte olsa da, Türkiye'ye dönmesi gerektiği ve Liyolya Türkiye'ye gelemediği için ayrılmak zorunda kaldılar.
1924-25 yıllarında Türkiye'deki yedi aylık kalışından sonra döndüğü Moskova'da tanıştığı Lena Yurçenko ile 1926 yılında evlendi. Fakat Türkiye'ye tekrar döndüğünde Lena onunla gidemedi.
Nâzım 1930 yılında kız kardeşinin arkadaşı Piraye (Altınoğlu) ile tanıştı, 1932 yılında nişanlandı.
Nâzım 31 Ocak 1935 tarihinde Piraye ile evlendi, böylece hayatına üvey oğlu Memet Fuat da girdi. 1938-1950 yılları arasında hapiste kaldığı süre boyunca Piraye ile yazıştı ve bazen hapishanede görüştü.
Mahkumiyetinin son dönemlerinde, o sırada Nurullah Berk ile evli olan, dayısının kızı Münevver (d. 1917) ile yakınlaştı ve eşi Piraye ile araları açıldı. Hapisten çıktıktan sonra Piraye'den boşandı, üç gün sonra, 26 Mart 1951 tarihinde, Münevver'den olan oğlu Mehmed Nâzım dünyaya geldi. (NOT: BU KISIM OLDUKÇA BANA SARSICI GELDİ. PİRAYE'DEN BOŞANMADAN MÜNEVVER'İN HAMİLE KALMASI)
1952 yılındaki Çin ziyaretinde kalp krizi geçirerek Moskova'ya döndüğünde dört ay hastanede kaldığı sırada tanıştığı doktoru Galina Grigoryevna ile sekiz yıla yakın bir süre boyunca birlikte yaşadı.
1955'te tanışıp aşık olduğu, kendinden 30 yaş küçük ve o sırada başkasıyla evli olan Vera Tulyakova (d. 1932) ile 1960'ta evlendi. (NOT: BU KISIMDA SARSICI HEM 30 YAŞ BÜYÜK OLMASI HEM DE EVLİ BİR KADINLA GÖRÜŞMESİ)
Ardından Münevver'in Türkiye'den kaçtığını öğrendi; Varşova'da Münevver'le buluştu, fakat Vera'yla evlendiğini ve birlikte olamayacaklarını söyledi. Bu tarihten sonra hayatını Vera ile geçirdi. Münevver ve oğlu Mehmed Nâzım Ran ise Varşova'da kaldılar.
Sonuç: Bir gün herhangi birimizin şiirlerinin altında bu şekilde gereksiz upuzun tartışmalar olursa o arkadaşımız da şair olmuş demektir.
Saygılarımla.
Seğmenoğlu
her ikinizin de bende bir saygısı mevcut olmadığı gibi, buraya KENDİ KALBİNİZE DAİR KİRLİ DÜŞÜNCELERİNİZİN İMZASI....
insanlığa dair örnek davranışlarınız ve aktarımlarınız bunlardan mı, ibaret....insanlar kötü şiir yazabilir, hatta iki satır dahi yazıp bunu şiir olarak düşünebilir....Bu şiir veya değildir , ancak insanlık ve insani konuşmak,üslup bu değil....YETTİ HER İKİNİZİN BURAYA BIRAKTIĞI ANLAMSIZ VE KÖTÜ İMZALAR...
Sayın Çalışkan, siz üsluptan bahsedecek son şahsiyetsin. Ben 60,
diğer şahıs 70 yaşında, yani Deden yaşındaki iki muhtereme SEN
diye başlaman, senin ne kadar medeni, efendi, kibar ve mütevazi
biri olduğunun göstergesidir???
Ben bir yıldan beri bu sayfa da hiç kimseye sataşmadım. Şiirlere 15
günde bir yorum yaparım. Bu demektir ki, bilmeden ve araştırmadan
bize karşı bir ön yargıyla sataşmışsınız? Olsun. Hiççç önemi değil..
--Ancak bu gün ben ŞİİRE hiç yorum yapmadım. Bu gün bu sayfada
Horozoğlu Nazım tartışıldı. Ben de bir Şair ve Ozan olarak Nazım
kimdir, necidir ve kimin fesidir onu tafsilatlı bir şekilde dile getirdim.
Bu tavır ve davranış eylemi bizim Ozanlık geleneğimiz de vardır. Siz
Kargadan başka KUŞ, ve kendinizden başka BAŞ tanımadığınız için
bu geleneği göremez ve bilemezsiniz?
--Ayrıca benim NAZIM'ı işlediğim Şiirde bir tane kelime yalan olsun
ben Antolojiden ayrılacağım. Geçekleri yazmak ne zaman suç oldu?
Sayın Çalışkan, bize ve ya Türk ulusal Şairlerine saygınız olmayabilir.
Ben bunu cehaletinize veririm. Ancak Türkiye Cumhuriyetine kin kusmuş,
Mustafa Kemal'lere ihanet etmiş, Kahraman Türk Ordusuyla dalga geçmiş
yetmemiş benim ATAM Stalin'dir demiş, Dinsizliğini bürün devrani aleme
ilan etmiş bir Fransız Haine sahip çııkmanıza hiç bir anlam ve mana
verilemez???
--Unutmayınız ki, özgür bir hanımefendi olarak Şair ve yazarlık yapıyorsanız
bunu hür ve kutlu Cumhuriyetimize borçlusunuz. Son zamanlarda her ne
hikmetse bu Vatan hainleri çok savunulur oldu???
--Kitabı ve Şiirleri küflenen, siz ve sizin gibiler her nedense, bana ve benim
gibi Demokratik Laik Sosyal Realistlere çatıyorlar. Bu provakatif eylemsel
tavır ve davranışınız size bir değer katmaz...Yüce Yaradan zat-i alinize
sıratel müstakimler ihsan eylesin....
TÜM YORUMLAR (186)