gözlerimin mıh gibi takılı kaldığı anlardı sanırım,
zamanı tütsüleyip
gökyüzü bakracından
bulut sakinliği topladığım çağlarım..
büyüklerin dünyasından kaçıp
bayram sabahına uyanmış çocuk bir kalbe
hınzırca sızmıştı sevda.
sevda düşünce,
pürtelaş sabahlarda küçülürdü an,
büyütürken gönül saksısında ürkek yıldızları..
öğrenilmezdi, yüzmeden denizinde,
kollarımız ılık düşler tarlası
gözler binbir renk deryası..
öznesi yüklemi yer değişirdi sevince;
tümceler anlamından düşer
fikrin çiçek açar,
sebepsiz gülüşler peydah olurdu
güz sarısı mevsimlere..
çok sevince
çatlayan ellerin hasadı gecikir,
nasırları ciğerini sarar,
sarsın diye beklediğin kollar
yollara katran dökerdi sonra..
son'raların erteleri çözülünce,
üşümenin içi yakan hasretine
koyu beyaz küçük ölümler yağar,
masalların tozunda haramiler
ruhunu dumana katardı....
gideni sevince sonra;
hayallerin yanık kokusu gelir
burnunun direğini sızlatır;
yanak çukurunun tüten dumanı..
aksanın aksından kırılıp
düşlerinin şivesine batar.
bir acem halısı ilmeklerinden ,
acemi ömrüne düğümler bağlardı...
dizi dizi dizeler yüklenir;
sözlerin duruluğu
manânın ağırlığında yıkılınca,
her kalbin harcı olmadığını
harcın dağıldığında anlardın..
gözlerimin mıh gibi takılı kaldığı anlardı sanırım..
siz hiç,
bir şiirin göz bebeğinden
usulca sokulmuşken
bin dizelik sevdaya ;
doğrulttuğunuz namlunun tetiğini çekip,
koca bir ömrün üstüne
tüm şarjörü boşalttınız mı?...
neyse...
çok sevmeler
faili meçhul sevdalar doğururdu işte...öz/
nisan/yirmi üç
Özlem ÇayKayıt Tarihi : 23.4.2024 20:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!