Bir başka duygusalım bu gece…Nedense, biraz sevgiden söz etmek istiyorum şu an. Sebebini sorsanız da bilemem. Çünkü, bende bilmiyorum. Duygu yumağından çözülüp, dolanıp, karışmış ipler gibiyim.Ne bileyim, öylesine bir şey işte…
Anlattıklarımı okuyunca darılıp, incinmenizi istemem. Sözüm, kimseye değil, kendime… Yaşadıklarıma, boşa tükenen bir ömre, dönmeyeceğini bildiğim hayali bir sevgilinin, hayal olup, beni de ardından sürükleyen, tek taraflı yaşanmış aşkıma… Yada öyle sanılan, boşa yaşanmış koca bir ömre.. Onun için siz, üzerinize almayınız. Sizlerle ilgisi yok…
Ne denir bilmiyorum. Öylesine bir sevgiye..? Anlatabiliyor muyum? Hiç alışamadığım yaşantımın anılarına dalıp gittim yine az önce. Sevgi denilen hayali sevgili, sürükledi beni sevda okyanusunun derinliklerine. O denli derinlere indirdi ki, nefes alamıyorum. Boğulmak üzereyim. Yok, yok… Sanırım, vurgun yedim. Umut yok artık kurtulmama. Ayni derinliğe dalabilmem de mümkün değil..Çünkü, o dalışa ne ciğerlerim müsait, ne de daldırıp çıkartacak bir dalgıcım var artık. Onun için, sevgiye teslim olmuş halimle, alıcı kuşun pençesindeki, öleceği anı bekleyen bir av gibiyim.
Yaşamım, ölümüm, bunlara sebebim sensin sevgi… Zalim sevgi. Sonum ne olursa olsun, yine de sensiz olmuyor ki sevgi… Lale Devri’nin şairi NABİ gibi biraz da bu durumu kendim istiyorum. Çünkü sana kavuşunca tüm endişelerim, acılarım, hasretim, bekleyişim, kederlerim bitiyor. Hepsi sona eriyor.. Ama, sen olmadıkça, uzakta oldukça, sana kavuşamadıkça tüm bunlar, birer çekilmez azap oluyor. Fakat insan, onlarla birlikte yaşadığının farkına varıyor. Yaşamının bir anlam, bir amacı, umudu oluyor.
Bir başka yaşam şekli, sevgiyle kavrulup yanmak ve de beklemek.. Hep beklemek…
İşte o zaman içimizdeki acı, hasret, sevgi lavları bir volkan gibi taşıp akıyor. Yazdığımız, yaptığımız eser ve ürünler bir başka güzel oluyor. Bir başka edebi, kültürel ve sanatsal anlam kazanıyor. Çünkü bir başka gerçek daha var ki; insanlar sevdiklerine kavuşunca, “ O sevgileri yatakta ölüyor, aşk ve meşk ölümsüz sevgilerin yerini alıyor..” derler. Bu bence de doğru bir olgudur. Yaşamla ispatlanmıştır. O nedenle ben diyorum ki; ne o sevgi ölsün, ne de sevgiyle gelen hasret, özlem ve acılar sona ersin. Sevgisiz yaşamın ne anlamı var ki? Sizce de öyle değil mi?
Çok eski yıllardan beri tanıdığım, yakın çevremde bir yazar dostum var. Bu sevginin gücünü, düşürdüğü durumu ondan çok iyi gözleyebildiğimi söyleyebilirim. Bu kişi yurt çapında öyküleri ve öykü kitaplarıyla iyi tanınan bir kişi… Yıllarca öyküler yazmış, şiire pek önem vermemiş, fazla zaman ayırmamış, üzerinde durmamış. Fakat; elli beş, altmış yaşından sonra bir gün, İnternette ne zaman ki eski bir okul sevgilisiyle, arkadaşı ile karşılaşmışlar, ötesini sormayın…
O günden sonra, sanki yeniden doğmuşçasına, yeniden liseli aşıklar gibi şiire yönelmiş, her gün sürekli güçlü aşk şiirlerini, şiirsel öykülerini yazmaya başlamıştır…
Demek ki aşkın, sevdanın yaşı yok, sevgili dostlar. İnsan her yaşta aşık olabiliyormuş ve o aşk, ne güçlü bir iksir ki, insanı her yaşta şair yapabiliyormuş.
Aşktan, sevgiden, şiirden söz ettik. Öyle ise, bir şiirle sözümüze son verelim.
Ö Z L E M
Önce ağlatan, sonra gözlerimi kurutan
Kalbime kıvılcım atan, gönlümü tutuşturan
Özlemlerimi, sevgilerimi, acılarımı
Kanımla defterime yazıp,
Senin adını verdim
Sol bileğimdeki kesik çizgisi, senin içindi
Bekletip gelmediğin gün, kahredip kestim
Aşkımdan şikayetçi değilim, acım özlemdi
Aşkımı özlemlerime koyup
Senin adını verdim
Sevdiğini söyleyip, özlemiyle çıldırtan
Gece gündüz aramadan yollarını bekleten
Aşkından cesaret alıp, bir telefon etmeyen
Beni hayata bağlayan, sensiz aşkıma,
Senin adını verdim
Allah’ın verdiği yüce sevgiyi yaşatmayan
Şiirlerinde yudum yudum aşk kokan, o vefasıza
Sevgisiyle ecel teri döktüren o sevgiliye
Avuçlarımda kalbimi uzatıp
Senin adını verdim
Ne telefon, ne adres bırakmadan giderken
Benim kendisini beklediğimi bilen, o sevgiliye
Kendisini canımdan, gözümden çok sevdiğimi bilen
Belki bir öpücüklük sevgisi kalmıştır diye
Senin adını verdim
İstemiyorum gözyaşlarını, ağlama artık
Sevgimi istemiyorsan, beni arama artık
Unutmaksa amacın, adımı da anma artık
Ben sensiz geçen günlerime
Yine senin adını verdim
Darılma bana, aşkımdandır sana olan isyanım
Senin üzüleceğin her sözü, söylemekten pişmanım
Özlemin yükü ağır geliyor, dayanamıyorum artık
Sensiz olan her anımın isyanına
Senin adını verdim.
Suat TUTAK
Yaşam Tünelleri Kitabı
Öykü, Bir Yabancı-s,21
Suat TutakKayıt Tarihi : 29.10.2007 23:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Suat Tutak](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/10/29/sevginin-yasattiklari-deneme.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!