**Bu yazıdaki olaylar ve kişiler gerçektir.
………Sabah ışıltısıyla hayal mi? Acaba diye cıvıltılara koştum pencereye, üçüncü kat balkonunda yemlerini bir gün bile eksik etmediğin serçe ve kumrular bir yandan besleniyor ve sanki yokluğuna ağıt yakıyorlardı ustam…31 Ocak 2015 cumartesi saat: 09 da Adana hava alanına Ulaş’ın bindiği uçak inmiş ‘’valizimi bekliyorum baba’’ mesajına 322 kodlu numaranın araması eklenmiş, dünyamın o an yıkılacağını anlamıştım usta, çünkü bir gün önce yoğun bakımdayken elimi tutup solunum cihazından dolayı konuşamazken diğer elinle üzerini açmaya çalışıp ‘’beni eve götür’’ dediğini anlamış ve ömrüm boyunca hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım… Bir insan içinden de ağlarmış ustam, Ulaş valizini alıp çıktığında ‘’sen’’ tesellisi arar gibi ona öyle sarıldım, kokladım, sus pus oldum ama arabaya binince olan olmuş film kopmuştu ustam, hem de bir daha hiç başlamamacasına…
………Evde sensiz 1 Şubat 2015 sabahındaki o kahvaltı, dünyada tatmadığım acıların toplamıydı ‘’ben çamaşır makinesini çalıştırmayı bile bilmem, babanı al gel hastaneden o hasta olmaz’’ diyerek hüngür hüngür ağlayan annemin o hali ben yaşadıkça gözlerimden, usumdan gitmeyecek usta…Annem de sen gibi kolay ağlamazdı ama şimdi yüreği paramparça, Etna ve Vezüv’ün volkanları içinde patlıyor sanki ustam… Orta doğu hastahanesinin 413 odasında bu satırları yazarken anneme bu gece ilaç verilmeyeceğini söyleyen Büşra hemşire ne çok sevindirdi beni bilemezsin ustam, Çünkü sabaha taburcuyuz ve seni yolcu ettikten 6 gün sonra altmış yıllık yoldaşın, benimse ilk aşkım annem acına dayanamadı, hastahaneye yatırdık, Rahime, Selma, Olgun, Şeref seferber durumlar merak etme, huzurla, ışıklar içinde uyu ustam…
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.