Sevgilimsin , kim olduğunu düşünmeye vaktin yok,yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ataol Behramoğlu; bundan sonra naat yazın lütfen.
Zira kıymetli yetkili şairlerin nasıl bir eleştiri yapacağını pek merak ederim.
Saygılarımla efem.
Hay kalemine ve ilhamına sağlık Vezir bey! Mevzunun vahametini ve şiir denen ucubenin mahiyet-i hakikiyesini ne kadar güzel ifade etmişsiniz.
Tebriklerimi ve takdirlerimi arz ederim.
----Sayın Cihat Hoca. **ASMA YAPRAĞI**deyince, 1980 ler aklıma geldi.
Ben Şimal-i Şark çocuğuyum. Bölgemiz gereği Çay'a ve çay demlemeye
çok önem veririz. 12 Eylül den sonra Anadolu da bir çok geleneğimiz anlam
ve önemini yitirdi. İlk sallama ÇAY'ı Artvin'den Bursa'ya yolculuk yaparken
Otobüste içtik. Küçük kağıt torbayı sıcak su dolu bardağa at ve salla-salla
ne kadar sallasan o kadar köpürüyor.????
----Yukarıya Günün ŞİİR'i diye asılan ucube deyimler bütünü, Haa işte o
Otobüslerde ikram edilen sallama ÇAY gibi olmuş...VESSELAM.
----Sayın Behramoğlu Şairimizi gönülden severim. Kendilerini Hürmetle
Selamlarım...
Hay kalemine ve ilhamına sağlık Vezir bey! Mevzunun vahametini ve şiir denen ucubenin mahiyet-i hakikiyesini ne kadar güzel ifade etmişsiniz.
Tebriklerimi ve takdirlerimi arz ederim.
Muhalefet etmek, cumhuriyet Türkiye'sinde demokratik bir haktır sayın bayan. Bizim bu vatandaşlık hakkımıza set olmaya çalışmak ve onu eleştirmek yerine, şiir hakkındaki kendi görüşlerinizi ortaya koysanız daha güzel ve daha demokratik olmaz mı?
Asma Yaprağı rumuzlu sayın bayan, yoksa siz, bizi bir noter memuru ya da bir yağdanlıkçı mı sandınız? Eğer öyle zannettiyseniz çok fena yanılmışsınız demektir efem! Çünkü biz, gerçek bir yetkili şair ve hakperest bir eleştirmeniz. Eğer siz, bizim gibi şairlerden ve onların yorumlarından hoşlanmıyorsanız, lütfen onların yazıklarına muhalefet etmek yerine, kendi kıymetli fikir ve yorumlarınızı ortaya koyun!
Sevgigillerden bir adam/kadın duygularını sevgilisinde giderir.
Askın ruhsal gel gitlerini çelişkilerini çok güzel yansıtmış şair şiirle. Askın her türlü celişkilerine rağmen sevgilimsin diyebilmek... Çok güzel...
Bu gibi gayr-i ahlaki yazıları, manası şuur, hikmet, hakikat, marifet ve mana olan şiirden sayıp ona müspet bir yorum yapmak, şuurlu bir şair ve eleştirmen için asla ve kat'a mümkün değildir.
Adam utanmadan, yatak odasında karısı ya da dostu ile yaşadığı mahrem şeyleri kaleme döküp, cümle na-mahremlere ifşa ediyorsa, böylelerine EDEP YA HU! demekten başka bir şey denemez.
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta