teneke kutularda seni sulardım
hani şu meşhur karam yağı teneke kutuları
geceleri kayan yıldız arardım
ellerimde dilek tutkuları
isim şehir oynarken her harfe her bölüme seni yazardım
haylaz bir oyunbozandım başka çarem yoktu
akşamları hastalıklı hurma ağacına sığınırdım
ışığınız ne kadar koyu sarı ne kadar toktu
söndüğü zaman o fakir balkona yığılırdım
okul yolunda çamurlara bulanırdım güldürmek için
soytarılığımla hep trajedimi oynadım kırık göçük
sevgilim sen şimdi uzak geçmişim gibi derin
bana yabancısın kahve acısı sanki üstüme dökük
hayat hiçbir zaman gecelerime gülen dişlerince
içten samimi girişken çocukluğumuz gibi narin
olmadı yıllar yalnızlığımızca büyüdü içimizde sökük
ben kıyılarda gezinen serseri albatros misali ince
sevgilim sen beni sarhoş eden deniz kıyılarının serin
ve dalgalı halinin kıpırtıları gibi kalbime çakılan bir mıhsın işte
beynimin kıvrımlarında elektrik sabahları gözümü açtığımda kirpiklerime dolan ılık gün yaşlarısın şimdi
ölüm zamana değil ama sana ve bana yenik düştü ölüme bile acıdık biz
ölüme acımayı da paylaştık genç bir kızın bir çocuğu sevmesi kadar sıcak yumuşak ama bir o kadar da yoksul yoksun yalnız ve ağlamaklı
gelmeyeceği beklemek çürümek limanda unutulmuş bir gemi gibi
armağanımız bu işte birbirimize ve ayrıldığımız gün izlediğimiz bir zamanlar amerika'nın kare kare görüntüleri aklımızda
sevgilim sen şimdi toprağa kavuşan yağmur damlası gibi bir kır türküsü yüreğimde
kimselerin söylemeye cesaret edemediği trajik bir itiraf
hayatımı alıp götüren bir gökkuşağının yalancı güzelliğisin şimdi...
Kayıt Tarihi : 21.5.2006 12:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!