Sevgilim Fethiye
Ben, taşların hafızasından doğmuş bir yolcuyum; zamanın tozunu saçlarına bulaştırmış, rüzgârla konuşmayı öğrenmiş, denizin aynasında kendi yüzünü kaybetmiş bir kulum. Yüzyılların suskunluğundan çıktım, tanrıların gölgelerinden yürüdüm, ama kalbimin sesi senden önce hiçbir yerde yankılanmadı. Fethiye’nin kıyısına vardığımda, deniz bana adını fısıldadı; dağlar gölgesini sundu, taşlar bana yol gösterdi. Ben bir mitin içinden yürüyerek çıktım, ama bu destanın adı sen oldun.
Telmessos’un tiyatrosuna vardım. Taş basamaklar göğe açılmış bir dua gibi yükseliyordu. Bin yıllık sessizlik orada hüküm sürüyordu; kralların sesi susmuş, tanrıların yankısı taşlara gömülmüştü. Ama senin gülüşünle o sessizlik uyandı. Taşlar dile geldi, her boş basamak adını söyledi. Ben, antik dünyanın gölgeleri arasında değil, senin gözlerinde geleceği buldum.
Tlos’un doruğuna çıktım. Efsanelerin kanatlı atı Pegasus oradan göğe süzülmüş, masallar orada doğmuştu. Ben göğe baktım; ama kanatları değil, gözlerini gördüm. Senin gözlerinde uçtum, senin kalbine vardım. Tlos bana şunu söyledi: kahramanlık savaş kazanmak değil, bir kalbin kapısını sessizce aralamaktır.
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta