Mecnun, yaşar kaderini,
Ağlar sevgi, sevgi diye.
Büryan olmuş yüreğini,
Dağlar sevgi, sevgi diye.
Yusuf, atılmış kuyuya,
Gözü yaşlı Yakup duya,
..
Kâinatta her güzellik,
Gerçek sevgi pınarıdır.
Güzeldeki her özellik,
Gerçek sevgi pınarıdır...
Her ne varsa anlatılan
Arz üstünde yaratılan
..
Menziline varmaz bu yol
Yoldan önce sevgi gelir
Gülün hasretinde bülbül
Gülden önce sevgi gelir
Menzili yok gelmez sonu
Belli değil ayı günü
..
Her kapıyı açan anahtardır o
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
Nice imtihana giriftardır o
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
Anadan başlıyor mezara kadar
Öyle bir histir ki kalplerde atar
..
Bu Sevgi Sevgi Değil!
Sevdâ güvercinine, uçmak için kanat can,
Olamıyorsa eğer, bu sevgi, sevgi değil!
Nazlı yârin gönlüne, târifsiz bir heyecan,
Salamıyorsa eğer, bu sevgi, sevgi değil!
..
SEVGİ DERECELERİ
Sevginin ilk basamağı TUTKU dur.. bunda sevgi zannedilen şey sahiplenmedir ve bencilliktir.aşk ve sevgi ile çok karıştırılır..çölde görülen serap gibidir.. çok güzel bir gülün koparılmasına benzer.en belirgin özelliği bencillik ve kıskanma,sahiplenmedir... maçoların mankenlere olan duyguları gibidir... ya onun olur ya kimsenin...ya onundur ya da kara toprağı haketmiştir... bu gibi bencilliklerdir....
ikinci basamak AŞK tır. kaşa,göze,zülüfe. endama,yürüyüşe hayranlık ve istekle başlar.. sevgi zannedilir sevgi değildir...başka biri görüldüğünde bundan vazgeçer.. bu maymun iştahlılıktır.. gül bahçesinede gül den güle kararsızca dolaşmaktır......dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olanların davranışı dır.....
üçüncü basamak SEVGİ dir.. bunda gerçeklik vardır..sevdiği uğruna fedakarlık vardır.. kendi karakterini sevdiğinin karakterinde eritme vardır.....sevdiği gülün yanında onunla birlikte ölüme razıdır..... bunda öyle haller vardır ki.. ağıtlar.acılar.hüzünler.hepsi yaşanır türküler şarkılar. şiirler çıkar.. kavuşamamadan kara sevdalar oluşur....sevilen incitilmez....ama sevginin gerçeği budur.. böyle sevene aşkolsun....
..
Sevgi başka bir şeydir canım, çok başka
sevgi var olan imkanları buharlaştırmaz
sevgi yakınlaştırır uzaklaştırmaz
sevgi zehir olsa sevgili içer
Sevgi başka bir şeydir canım, çok başka
..
Sevgi Dediğin! !
Sevgi dediğin; alınır,satılır mı?
Sevgi dediğin,bakkalda,markette var mı?
Ağaca sevgi,çiçeğe,böceğe sevgi,
..
S-Sevgi Perisi -02-turkish
Biliyormusun...
Sevgi perisi..
Sevgi umuttur...
Sevgi çaredir...
..
Sevgi Adına
Sevgi addına neler verdim
Nelere katlandım
Ne acılar çektim
Ve ne hüzünlere atıldım
Savruldum karayelde
Uçsuz okyanuslarda kayboldum
..
Sevgi barış sevgi yarış
Sevgiye karış
Onu ara onu tara onu bul
Sevgi nakış oya sevgiye doya
Paslanmış gönülleri sevgiye boya
Sevgi güneş, aydınlatır tasa kederi
Gönül tarlasına ekin sevgi bideri
..
Sevgi umut sevgi murat
Zirvelerde kardır sevgi
Kalpte huşu yaşamda tat
Temiz ahlak ardır sevgi
Sevgi yücedir uludur
Muhabbet ile doludur
..
Sevgi Perisi -08-
Biliyormusun...
Sevgi perisi..
Sevgi çiçektir..
Sevgi nergizdir..
Sevgi papatyadır..
..
Yarı siyah, yâri beyaz
Sevgi doğmuş ben ölmüşüm
Kalem kırık olsada yaz
Sevgi doğmuş, Ben ölmüşüm
Desen desen aşk geçerken
Damarımdan kan çekerken
..
Kasabanın birinde yanyana yapılmış iki ev varmış. Her yerde böyle yanyana evler olur demeyin. Bu evler birbirinden öyle farklıymışlar ki, herkes şaşıp şaşıp kalıyormuş.
Bahçesinde çeşitli ağaçların, yemyeşil çimenlerin ve renk renk çiçeklerin bulunduğu evde, ''İyilik'' ve ''Sevgi'' adında iki kardeş yaşıyormuş. ''İyilik ve Sevgi'' birbiriyle çok iyi geçiniyorlarmış. Kalplerinde daima iyilik yapmak ve her şeyi, herkesi sevmek duygusu olduğu için, her şeye:''Ah, ne güzel, ne tatlı! diyerek seviniyorlarmış. Kimi görseler gülümsüyorlar, yardım ediyorlarmış. Herkes, dost olmak için hep onları arar sorar olmuş. Çocuklar bahçelerine gelerek neş'e dolduruyorlar, çiçekler bahçelerini güzelleştirmek için en parlak renkleriyle açıyor ve mis kokularını saçıyorlarmış. Güneş bile onların bahçesine doğuyor; onlar da güneşin aydınlatıp, ısıttığı salıncakta oturup sallanıyorlarmış.
Böyle herkesle dost olarak, güzellikler içinde yaşayarak mutlu olunmaz mı? ''İyilik ve Sevgi'' de çok mutluymuşlar. Mutluluklarını da bütün insanlarla, hayvanlarla, doğadaki her canlıyla paylaşıyorlarmış.
Yan bahçedeki evde de ''Nefret '' ve ''Kötülük'' adlı iki kardeş yaşıyorlarmış.
Bahçeleri, kurumuş otlar, taş ve toz toprakla kaplıymış. Kalpleri de, bahçeleri ve evleri gibi kapkara imiş. Bahçelerinde hiç çimen ve çiçek bulunmuyormuş. Ne zaman topraktan küçücük bir çimen, bir sevimli tomurcuk başını uzatsa, ''Kötülük ve Nefret'' hemen koşup onları yolup atıyormuş. Kedi, köpek ve kuşları azarlayıp, onlara taş atıyorlarmış. Böyle kötü ve sevgisiz oldukları için de hiç bir kuş, hiç bir kedi, köpek oraya uğramıyor, hemen kaçıyorlarmış. Çocuklar bile orayı görmemek için, hep ''İyilik ve Sevgi''nin bahçesinde oynuyorlarmış. Oysa, ''Nefret ve Kötülük'', kendileri mutlu olmadıkları ve kötü düşündükleri için hep hasta oluyorlarmış. Devamlı: ''Ah başım, ah kolum, ah bacağım çok ağrıyor.'' diye sızlanıyorlarmış.
Tabii, güneşsiz, kirli ve yeşilliksiz bir evde mutsuz yaşadıkları için gitgide daha da hastalanmışlar.
Yattıkları yerden kalkıp bir çorba, bir bardak su bile içemez hale gelmişler.
..
Kişisel Sevgi Tanımım
Kişinin, kendine göreceli "Güzel, iyi" olarak tanımladığı, beğendiği (kendinde olan veya olmayan) özellikleri gösteren, yansıtan şeye olan meyildir!
Benim iyi, güzel tanımımda olan bir şey sende varsa seni severim; çok şey varsa aşık olurum!
Sevginin kaynağı kişinin kendidir! "Karşılıklı sevgi" sözü ütopiktir; kim, kimi kendi kadar sever? "Karşılıksız sevgi" sözü de saçmadır! Sen seviyorsun diye o da seni sevecek değil!
..
Sevgiyle güzellik sadaka olsa
Kapı kapı dilenmezsem nâmerdim
Sevgi Kaf dağının ardında kalsa
Dağlar delip dolanmazsam nâmerdim
Güzel düven olsa sevgi harmanı
Sevgi yara olsa güzel dermanı
..
Ağzımdan dökülür bal ile kaymak
Olur mu dost ile sohbete doymak
Yakışmaz bana dost hatırı kırmak
Benim yüreğimde sevgi gömülü
Benim ilkem sevgi,saygı,hoşgörü
..
İnsanı Allah dünyada severek yaratmış,
İnsanlara sevgi nazarıyla bakmak lazım.
O yüzden insanın özüne sevgiyi katmış,
İnsanlara sevgi nazarıyla bakmak lazım.
Sevgi mutlaka insan gönlünde değer bulur,
Seven insanların halini insanlar bilir.
..
Bana uzattığın bir buket sevgiyi almaya korktu ellerim.İlk defa titredi çekindi tutmaya o sevgiyi.Etraf buram buram sevgi kokarken benim içim sanki buz kesti.dona kaldım birden niye böyle olduğumu bilmiyorum ama sevgi gözümü korkutmuştu.Sevgi her zaman acımı verirdi insana.İllakide bir parçasını alevler içinde yakar daha sonrada ardına bakmadan gidermiydi.Sevgi bu kadar acımasızmıydı.
Zamanlama önemlimiydi ki aşkta.O kalbin habersiz misafiri değimliydi.Benide bu haliyle yakmadı mı? Beni eline alıp duvardan duvara vurup kalbimi kor ateşlerde yakıp daha sonrada kapanmayacak yaralar bırakıp giden o değilmiydi?
Bunun için mi sevgiden bu kadar korkuyorum.Ben ki yasakları dinlemez,nerede imkansız şey varsa onu istemez miydim? Peki niye şimdi sevgiden kaçıyorum.Önceden ben onu kovalar bulmak için ne çabalar harcardım.Ya şimdi kapımın önünde duruyor ama kapıyı açmak için tereddüt ediyorum.İçeri girdiğinde yine üzülen ya ben olursam Dayanabilir miyim ki? bu darbeye kaldırabilir miyim?
Ama her şeyin bedeli yokmuydu.Aşk her zaman mutluluk demek değil ya.Dünyada en ağır bedeli aşk için ödüyoruz herhalde.Mutlu olmak isteyenlere yanında promosyon olarak acı,keder ve gözyaşı veriyorlar.
Dünyanın en bedava şeyi hayal kurmakken biz onu dahi yapamıyoruz.İçimizde koskocaman bir sevgi ağacı büyütmeye çalışıyoruz.O ağacın her yaprağında bizim olduğumuz ama yapamıyoruz.Çünkü bir gün o ağacın kesileceğini ikimizde çok iyi biliyoruz.İmkansız olanların gerçekleşmeyecek hayaller kurmanın ne kadar aptalca olduğunu bildiğimiz halde keşke böyle olmasaydı demekten alamıyoruz kendimizi.Gerçektende aşkın zamanı yokmuş.Beyinde bir sürü soru bırakıp gidiyormuş.Eğer bu soruların cevabı olsaydı demek ki aşk olmazmış.Sevgi insana keder ve dertten başka bir şey getirmezmiş gelirken yanında.Sevgi bir şekilde kalbe girerken mantık uçup gidermiş beyinden.Zaten mantığın olduğu yerde sevginin işi de yok.
Kalbimi senin ellerine bırakırken hiç korkmamıştım.Bir hamur gibiydim belkide istediğin gibi yoğurup daha sonrada bana bakıp işte benim eserim diyebilirdin.Ama ikimizde çocuk değildik.ve olanların farkındaydık.Bu aşk baştan sona kadar imkansızdı ve biz imkansızı kovalıyorduk.Bunun sonu da bir yenilgiden başka bir şey değildi.Sevgi ilk defa yenilecekti ve bizim bunu kaldırabilecek gücümüz yoktu.En güzel çare sevgimizi kalbimize gömüp uzaklaşmaktı.Coşkun dereler gibi çağlayan kalplerimizi susturmaktan ve o sevgi ağacının yaprakları sararıp solmadan bu aşka bir son vermeliydik.Zaten yarını düşünmüyorduk ki.Bizim yaşadığımız bugündü ve yarının hayatımızda yeri de yoktu.Çünkü bu ikimize de uymazdı.Bizim sevgimiz konuşmaktansa susmayı tercih ederdi tıpkı bizim gibi.Zaten sevgimizde bu yüzden yenilmedi mi?
Her şeyin ilacı olan zaman bizim sevgimizin ağrısını bile kesmedi,kanayan yarasını durduramadı.Ve rapor sonucunda da yazdığı gibi kanayan kalbimiz daha fazla dayanamadı oda sevgimiz gibi mücadeleye yenildi……..
..