Yıllar önce sevgi üzerine okuduğum kitaplardan biriydi''Sevmek Dokunmaktır'' sanıyorum yazarı Desmond Morris. Dokunmak ne müthiş bir şey, tensel iletişim. İki yüz üç yüz sayfalık bir kitabın en güzel özeti, başlığı sevmek dokunmaktır. Kitabın içinde hiç bir şey yazmasa, dokunmak kelimesinin başına istediğin şeyi getirerek çeşitlendir dur konuları... Yüreğe dokunmak, saçlara dokunmak, çocuklara dokunmak, çiçeklere dokunmak, böceklere dokunmak, insan insana dokunmak. Dünyada ki on güzel kitap başlığı yarışması açılsa, bu kesin ilk beştedir...
Yüreklerine dokunabiliyor muyuz acaba insanların? Bedensel temasın ötesinde, ulvi bir duygu, müthiş haz dolu bir şey. Gözlerin gözlere sevgi ile bakması ve karşınızda ki insanın bakışları ile yüreğinize dokunması... Yaratıcımız olan Allah bize ''Şah damarımızdan daha yakın''olduğunu söylüyorsa, alabildiğine dokunuyor demektir bize ve onun dokunduğu yerlerde de bereket oluyor. Sizi seven bir varlığın gözü üzerinizde, hata yapmanızı istemiyor, nefsinizin esiri olmanızı istemiyor...
Dikta rejimleri; adını ne koyarsanız koyun, ister Faşizm, ister Komünizm, neden başarılı olamadılar ve birer birer devrildiler hâlâ da devrilmeye devam ediyorlar. Ekonomik olarak da, eğitim olarak da, sosyal hayat olarak da toplumda çok şey değiştirdiler belki, ama insanlara sevgi ile yaklaşamadılar hiç bir zaman. Kendi halklarının, insanlarının yüreklerine dokunamadılar, adeta bir korku imparatorluğu korku duvarları oluşturdular toplumlarında; Berlin Duvarı ki seksen dokuz da yıkılmıştır bir korku duvarı değil de neydi sizce? Onların bir Mevlana'ları yoktu, bir Yunus Emre'leri yoktu, bir Hacı Bektaş’ları, Ahmet Yesevi'leri yoktu…
Bizler bu sitede gerek şiirlerimiz ile gerek nesir eserlerimiz ile birbirimizin ve diğer insanların yüreklerine defalarca dokunduk ve yine dokunuyoruz. Çoğumuz birbirimizi görmedik belki ama, yazdıklarımızdan çizdiklerimiz den aramızda bir sinerji oluşturduk. Hepimizin arkadaş listesinde yüzlerce bay ve bayan arkadaşımız var. Sevgi saygı çerçevesinde devam ediyor dostluklarımız...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta