Aşk ayağa düşer mi? Düşer, düşer hem de nasıl düşer. Nerede o eskinin tertemiz Leylalı Mecnunlu, Ferhatlı Şirinli, Keremli Aslılı aşkları... Nerede şimdiki düzeysiz ve çarpık çıkar ilişkileri. Bakın ilişki dedim dikkat etti iseniz, aşk kelimesini kullanmadım...
Magazin programları artık çığırından çıktı. İnsanların özel hayatlarını parça pinçik, didik didik ediyorlar. Ediyorlar da ne oluyor? O hayatlara özenen yüzlerce genç kız, star olma bahanesi ile evden kaçıyor, büyük şehirlere doğru yelken açıyor. Binlerce delikanlı işini gücünü bırakıp hayal dünyasına koşuyor. Bunların bir kısmı olağan üstü çabalar ile kıyısından köşesinden şöhreti yakalarken, büyük çoğunluğu sürünüyor, sefilleri oynuyor. Viktor Hügo'nun değilde, bir gazino patronunun senaryosunu yazdığı kısa öykülerde...
İnsan sevdi mi adam gibi sever, sevdiğini de ufacık bir tatsızlıkta hemen terk etmez. Aşk böyle bir şeydir işte... Hem yürekte hem de beyindedir. Hem oda da hem evindedir. Hem çok özeldir hem de yerindedir. Küçük tatsızlıklar, anlaşmazlıklar aşkın garnitürü, tuzu, biberidir...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta