Sevgi deniz gibidir Şiiri - Cevat Çeştepe

Güzel bir gece geçmiş olsun., öyle yıldız saymaya filan yakalanmadan…
İklimin soğuğuna inat., sıcacık…
Bir köşemizde ince bir sızı dolaşıyorsa da ona hiç aldırmadan …
Erkenden çıkılsın sokağa., kolumuzda olmasa da yüreğimizdeki sevgiliyle….
--Ne dersin., şimdi gidelim mi iki sıralı kitapçı tezgahları ile dolu o sokağa…
--Gidelim…
dersin., gideriz …
. . ,
Tezgahların henüz hiçbirisi uykudan uyanmamış … Üstlerine örtülü lacivert muşamba ve kenarlarında dizili taşlar ile en derin ve güzel masallarda., romanlarda ., rüyalardalar sanki...
--Bak ., kitaplar üşümesin diye üstlerini örtmüşler., ne güzel değil mi….
. . ,
Tezgahların arasında yürüyoruz …
. . ,
--Haydi var mısın ., bugün bir değişiklik yapalım …. Birer kitap alalım örtünün altından ... Rastgele., herhangi bir tezgahın örtüsünün altından ... Kimseler görmeden ...
--Almak mı., bu saatte ve bu şekilde almak ., çalmak olmaz mı…Cezası … Offff, çok kötü değil mi, çalmak…
--Değil canımın içi., kitap çalmak çok kötü değil... Hem cezasından da korkma… Olduğunu bile sanmıyorum ya.. Suç ve ceza kanunları işlenen suçlara göre düzenleniyor., işlenmeyenlere göre değil... Bu ülkede henüz alamadığın kitabı çalmak arzusuna sıra gelmedi ki daha ., alamadığın ekmeği alabilmek için çalışmaktan…
. . ,
Gülümsüyoruz.
. . ,
Ve bir tezgahın altına ikimiz aynı anda ama farklı köşelerden elimizi sokuyoruz., taşları yerinden oynatmadan., örtüyü kaldırmadan…
Birer kitabı seçtiğimizi birbirimize bakışlarımızla işaret ediyor ve aynı anda elimizi dışarı çekiyoruz…
Aaaa…Seçtiğimiz aynı kitap…
Değişik tarihli baskılar kapağını değiştirmiş ama kitap aynı kitap…
Adı “SEVGİ”
. . ,
Nasıl koşup sarılıyoruz birbirimize o an., bir görseniz…
. . ,
--Hadi, şimdi uzaklaşalım buradan., kollarımız belimizde…
Tezgahların arasından hızlı adımlarla uzaklaşıyoruz...
Sokağın sonuna geldiğimizde dönüp geri bakıyoruz… İki sıralı lacivert muşamba örtülü tezgahlara… Hafif bir sabah yeli esmeye başlıyor., güneşin doğuşu ile birlikte… Örtüler dalgalanıyor…
. . ,
Dalgalanan örtülere büyülenmişcesine takılıyor gözlerimiz ...
--Deniz gibi değil mi …
--Zaten deniz değil mi canımın içi ., zaten deniz ...
--Bak öyleyse., sanki deniz ortasından ikiye ayrılmış da biz arasından yürüyüp geçmişiz gibi ., Musa gibi …
--Evet, mucize gibi gözüküyor ama mucize değil.. Sevgiyi seçtik ya…
. . ,
Devamlı gittiğimiz o parkın seyyar çaycısından birer bardak çay içeceğiz şimdi., rotamız bu... Gerçi bu saatte o da gelmemiştir ...
Ama çayı biz demleriz., birer bardak içer ., parasını da bırakırız....
Kolkola yürüyoruz parka doğru., kolkola., arada sarılıyoruz …