Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Devamını Oku
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
'........
Ve aslında
bütün zamanlarda
Aşklar değil miydi
Cehennemin ilk müşterisi' ... 'Açalım (tabi ki) yüreğimizin kapılarını sonuna kadar' saygılar ve sevgiler büyük üstadın mangal gibi yüreğine.
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar.
tüm mesele bu!
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Can Dündar..Bedri Rahmi Eyüboğlu Hakkında..
--------------------
1949'da bir gün İstanbul Büyük Kulüp'teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut'u okumaya başladı: 'Karadutum, çatal karam, çingenem/
Daha nem olacaktın bir tanem/
Gülen ayvam, ağlayan narımsın/
Kadınım, kısrağım, karımsın'...
Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzüldü.
Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştı; tabii herkesten çok, hemen yanı başındaki karısı Eren Eyüboğlu...
Çünkü şiirde 'kadınım, kısrağım, karımsın' dediği kadın, karısı değildi.
Bu şiiri 3 yıl önce, bir başka kadın için yazmıştı: Mari Gerekmezyan...
'Kara saplı bıçak gibi'
Mari, Bedri Rahmi'nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi'nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmişti.
O dönem askerliğini yapmakta olan şair - ressamın sinesine, 'kara saplı bir bıçak gibi' saplanmıştı.
Mari, Bedri Rahmi'nin bir büstünü yapmıştı. Bedri Rahmi bu büstü, Mari'nin çeşit çeşit portresiyle ve ona yazılmış şiirlerle yanıtlamıştı.
Artık aşklarından bütün İstanbul haberdardı. Bedri Rahmi, sanatında tam bir patlama yaşıyor, Eren Eyüboğlu ise sabırla eşinin kendisine dönmesini bekliyordu.
Yorgun yürek
'Karadut', 1946'da menenjit tüberküloz kaptı. İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı.
Bedri Rahmi, genç sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya başladı. Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl İstanbul Alman Hastanesi'nden Mari Gerekmezyan'ın ölüm haberi geldi.
Bedri Rahmi yıkılmıştı.
Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren olacaktı.
O dönem içkiye başladı ünlü şair...
Aşağıdaki şiir, o dönemin ürünüdür:
'Türküler bitti/
Halaylar durdu/
Horonlar durdu/(..)
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu / Yoruldu yüreğim, yoruldu.'
Eren Eyüboğlu, eşinin bu zor dönemi atlatmasına yardımcı oldu. Onu yeniden sanatıyla buluşturmak için çabaladı.
Başardığını sanıyordu.
Ta ki Büyük Kulüp'teki o geceye kadar...
'Karadut'u okurken, Bedri Rahmi'nin yanaklarından süzülen gözyaşları, sevda yarasının hâlâ kapanmadığının kanıtıydı.
Bunun üzerine Eren, bir süre Paris'te yaşamaya karar verdi. Oradan eşine yazdığı bir mektupta 'o gece'yi hatırlattı:
4 Ocak 1950 - PARiS
'Canuşkam,
Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti.
Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapmışmış gibi olmuştum. O gece... Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri'nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni sağlasın.
Eren.'
'Buna katlandımsa.'
Bu dualar işe yaradı.
Bedri Rahmi, 11 yaşındaki oğluyla eşine döndü.
1974'teki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler.
Öldüğü gün, eşi Eren cenazeden dönüşte, 35 yaşına gelmiş oğlunu karşısına oturttu.
'Babanı uğurladık' dedi, 'Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ona çok kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Hiçbir kadın aşağılanmayı kabul etmez. Buna katlandımsa, bil ki, sadece senin hayatın kararmasın diyedir.'
Müze ev
'Yüzyılın Aşkları' belgeselinin çekimi için Bedri Rahmi - Eren Eyüboğlu çiftinin oğulları Mehmet Hamdi Eyüboğlu'nun kapısını çaldığımda dinledim bu anıları...
4 katlı bu güzelim 'müze ev'in duvarlarının her santimetrekaresi, sehpaları, masaları, koltukları, kütüphaneleri, o ilişkiden kalan tablolarla, panolarla, baskılarla ve rengârenk sanat ürünleriyle doluydu.
Buram buram sanat kokan, şiir kokan evin bir köşesinde hâlâ el baskısı örtüler boyanıyordu.
Annesiyle babasının aşk mektuplarını 4 cilt halinde Türkiye İş Bankası yayınlarından yayımlayan Mehmet Hamdi Eyüboğlu, eşi Hughette ve oğulları Rahmi, sanatçı çiftin tablolarını, mektuplarını, fotoğraflarını, görüntülerini cömertçe açtılar.
Mehmet Bey'in doyumsuz sohbetinden, bu gece CNN Türk'te ekrana getireceğimiz Bedri Rahmi - Eren Eyüboğlu aşkını dinledim saatlerce...
Biz konuşurken 'Karadut' imzalı Bedri Rahmi büstü, üst kattan bize bakıyordu.
can dündar..
__________________
' Kitapları yakmayalım, sevgileride karıştırmayalım. Tabiki ne hiç olalım nede bir çok insan sevelim ama yüreğimizin sevdiğinide ayrı tutalım diye düşündüm.'
Büyük üstadı kutluyorum, saygılar sunuyorum.(10)
'yapma hoca'diYORUM
biz birler hanesinden çıktık ta ne oldu-üç oldu -müstehakkımızı bulduk
ustaya saygı
Üstad Eyüboğlunun hoş mübalağası!
Ben olsaydım, birazcık da 'sevda' üstüne söylenmemişlere bakardım.
Hem sonra, insan için, ''karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş, gözleri, yüreği kamaşmış insandır; aptaldır, hastadır...'' dedi diye kitapların hepsini yakmanın gereği var mı?
Belki, tesbiti yanlış olanları yakmalı!
Sevelim, sevelim, sevelim de be üstad; sonuç belli... Bir çocuk, bir çocuk, aha daha yine bir çocuk!..Sevelim, sevelim de nereye bu yolculuk?!.. Sonra biz seversek fena severiz; biraz da kusur işleriz. Alimallah, öpelim derken dişleriz. Ruhun şadolsun üstad, anlaşılmak güzel şey. Öldükten sonra olsa bile...
sevelim sevelim sevelim sevebileceğimiz kadar..ve bütün kitapları yakalım...bedri baba...şiirin tohum babası...ruhun bizimle...
bedri rahminin şiirlerindeki yöresel söyleyişi farklı duruşu sezemeyen insanlar için nazım hikmet ran ın onun hakkında söylediklerini hatırlatmak isterim
'Bedri Rahmi'nin İstanbul Destanı'ndan parçalar okudum. Elbette Bedri Rahmi, bence, yaşayan Türk şairleri arasında en iyisi. Ressamlığını beğenmeyenler de, şairliğini beğenmeyenler de halt etmişler...'
NAZIM HİKMET RAN...
Bu şiir ile ilgili 54 tane yorum bulunmakta