Beyaz papatyalara benzer insan,
Şenlendirir evreni,
Süsüdür hayatın,tadıdır,
Gayesidir yaratılışın… Sevgiyle büyür,hüzünle yıkılır:
Dağ gibi,tepe gibi
Yağmursuz bir günde
Göçük altında kalır gibi…
Irmak beraberinde kirleri taşır,
İnsan,günahları,
Hamalıdır yaşadığı boş duyguların
Yükünü boşaltınca hafifler,kuşlar gibi …
Gönül dağlarında yangınlar çıkarır bazen,
Terkedilmiş gönlü yalnızlığı yaşar;
Dağ başlarında kalmış ıssız bir ev gibi…
Yaşlandıkça ağaçların beli bükülür,
Zamanla insanın
Meyveyi güneş olgunlaştırır,
İnsanı acılar,
Acının içinde tatlıyı yaratmış yaradan,
Meşekatli emeklerle, tatlıya ulaşılır.
Her ağacın gölgesi farklıdır,
Her insanın dünyası …
İnci tanesi gibidir,
Değerlidir,
Saf,temiz ve narindir,
Zaman içinde kirlenir.
(Karabük,Temmuz 2011)
Havanın tatlı serinliğinde, Niğde’nin Kayırlı Kasabası’ndan yola çıktık. Yolda bir arkadaşımız da bize katıldı. Temiz, düzenli ve güzel görünümlü evleri ile göze çarpan, Güzelyurt’tan geçtik.Yer yer peribacalarının görüldüğü Soğanlı, yol kenarında bize el sallıyordu.Yemyeşil ağaçların karşıladığı,adı ile bütünleşmiş, neresi burası dedirten; ceviz, kayısı, iğde, kiraz ağaçlarının göze çarptığı Yeşilhisar, mamur bir yer. Erciyes karşımızda, etrafta birçok tepeyi görmek mümkün.
Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden; tatlı su ve tuzlu su yaşam alanlarının bir arada bulunduğu,Sultan Sazlığı tabelası göze çarpıyor.. Buraları ne kadar merak etsek te istikametimiz belli olduğu için yolda oyalanmıyoruz.Yahyalı‘ya 20 km, tabelasını okuyoruz. Erciyes’i solumuza aldık artık.Başı göğe doğru yükselmiş, eteklerindeki grilik ile göğün griliği bütünleşmiş durumda. Bulutlarla dost olmuş dağ, belli belirsiz. Buna karşın karlı zirvesi ben buradayım, diyor.
Yahyalı’ya 20 km kala modern elma bahçelerini, ayçiçek tarlalarını görmek mümkün.
Yahyalı’ya ulaşıyoruz ve bir benzin istasyonunda, benzin almak için duruyoruz. Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün buralı olduğunu öğreniyoruz. Burası eskiden Kayseri’nin en gelişmemiş iki ilçesinden biriymiş. Fakat Abdullah Gül’ün seçilmesinden sonra gelişmiş ilçelerden biri haline gelmiş. Market alışverişimizi de burada yaptıktan sonra yolumuza devam ediyoruz.Buradaki kirazlara imrenerek bakıyorum. Çıkışta yol çalışmaları sürdüğü için yol, insanı yoruyor. Dağlara doğru tırmanırken, toprak kırmızı; sarı ve mor içiçe olup renk renk çiçekler dağları süslüyor.
Dev rüzgar gülleri görülmeye değer. Rüzgar gülleri, tepeye hakim olmuş, gelen geçeni kendine hayran bırakıyor. İlk defa burada gördüğüm dev rüzgar gülleri,bana yel değirmenleri ile savaşan Don Kişot ‘u hatırlatıyor.
Orda bir köy var uzakta dedirten Delialiuşağı Köyü’nden geçiyoruz. Yol kenarındaki küçük köy okulundaki salıncaklar, dikkatimi çekiyor.
’Yalancı bahara aldanıp çicek açar insan.’’
Hakikati aramak, tozlu yolları aşmak,karlı dağlardan geçmek.Dumanlı dağ başlarında yollarını kaybetmek…
Ararken uykuya dalarsın, rüyalar görürsün çeşit çeşit,çıngıraklı rüyalar...Birinin peşine takılıp gidersin ve eli boş dönersin; yorulmuş kırılmış,üzgün.Hakikati aramak, emek ister, çaba ister.Bazen buzlu yollarda kayar düşersin,kalkmaya çalışırsın; bakarsın etrafına kaldıracak kimsecikler yok. Kendin kalkmayı dene , buzlu yollar yolundan alıkoymasın seni. Hakikati bulunca bir gelin sandığı açılır önünde. Kalbin ferahlar,gönlün rahmet deryasında yüzer bir müddet. Gelin sandığının kapanmaması için çaba göster. Hırslar,seraplar önüne taş koymasın. Kaldır engelleri,gönlün gül bahçesine dönsün.Tertemiz ışıl ışıl bir bahar sabahı karşılasın seni.
Ah hakikat! uzak olduğun gibi şah damarı kadar da yakınsın.Gönlüne sor uzak mı yakın mı,o söylesin sana uzaklar nasıl yakın edilir?
Adamın biri,hakikati arıyormuş. Dağ tepe gezmiş; sormuş soruşturmuş, kimse bilmiyor. Tam ümidini kesmişken Güneş’i görmüş:
Bazı duygular var gönül dilinden,
Bazıları düzmece.
Gönülden gelen aşk içerir,
Diğeri ise düzmece.
Şair,duvar ustası gibidir.Taşları iyi yerleştirmeli gönül duvarına.Kelimeler o kadar iyi kenetlenmeli ki birbirine,duvar kadar sağlam olsun; sallanmasın,eğreti olmasın,çökmesin.
Kuş olup uçsa yüreğim,
Konsa bir kış günü çıplak bir dala,
Daldan şırıl şırıl ince akan dereye,
Dere bir gülü sulasa
Gülü delikanlı koparsa,
Taksa sevgilisinin saçlarına.
Kız savursa saçlarını rüzgara
Deli rüzgar alıp götürse gül kokusunu
Sürüklese pembe,mavi bulutları
Bulutlardan rahmet olsa
İnse yeryüzüne
Tüm gülleri sulasa.
Güller sevgi ifadesi olsa
Tüm insanlığa,
Sevgi selini gören yüreğim,
Mutluluktan uçup
Yerine konsa …
23.01.2012
Karabük
Eskiden idare lambaları vardı; ışığı ince, kırmızı ….Yüksekçe bir yere konur ifil ifil yanar etrafı aydınlatmaya çalışırdı.Tüm ev halkı etrafında,aynı odanın içinde …
Ders çalışmaya çalışılır,sohbetler edilirdi.
Keçiboynuzu ağaçlarının koyu gölgesinde bir kuyu…
Kuyuya; bakırdan yapılmış,oldukça ağır,rengi sudan yeşile dönmüş helke salınır ve yavaş yavaş iple çekilirdi.Helkedeki su, bakırı kalaylanmış, gümüş gibi parlayan güğümlere boşaltılırdı. Suyun ağırlığına bir de bakırın ağırlığı eklenince,güğümler yerden kalkmazdı artık.Onca yolu katedip eve ulaşınca; ayakkabı,çorap,elbise, hepsi curculak kalırdı.
Bazen de helkenin kuyuya düştüğü olurdu. Helke,onca suyu etrafa sıçrata sıçrata, yavaş yavaş kuyunun derinliklerinde kaybolurdu.Düşen helke,kopça şeklindeki demirden yapılmış kanca ile kokulu çamurlardan çıkarılırdı.Artık, kuyunun suyu bulanıklaşır; çürük bir tat alırdı.
İnsan ömrü gibi uzun ve kısa,
Karlı ve buzlu,inişli çıkışlı
Yorar insanı.
Ucunda kavuşma ya da ayrılıklar vardır;
Sevdiklerinin adı kalır hatırda,
Bir hüzünlü şarkı gibi…
İnsan hayatı boyunca hep arayış içindedir. Bu tutku onun doğasında vardır Bunun için süslenir,püslenir,giyinir,kuşanır çıkar sokağa.Aradığını bulmuştur artık.Hayalleri gerçek olmuştur.Fakat hala hayatında bir şeylerin eksikliğini farkeder.
Tam ümidi kesmişken,evin neşesi doğar ve hayatındaki bulmacanın bir kısmı tamamlanır.Onun yumuşacık teni ile yanağına kondurduğu bir buse onu çok mutlu eder.Bir süre sonra hayat bulmacasındaki parçaların eksikliği tekrar fark edilir.
Mutsuzluklar, karamsarlıklar bırakmaz peşini.Hayat denizinde bir o kıyıya bir bu kıyıya çarpar durur,yıpranmış bir taka gibi.Sığınacak bir liman arar ümitle.
Sonunda hayat bulmacasısının parçaları tamamlanır .O hayat boyunca aradığı sevgiliyi bulmuştur.
Gerçek sevgili!
Merhametiyle kullarını kucaklayan, onların şımarıklıkları karşısında onun uslanmasını bekleyen Yaratıcıya ……..
Başkasına meyletme, seni yorar yıpratır.
Başkasına meyletme, benzin sararır solar,
Bazı günler ruhum üşür,duaya sarılırım
Bazen ruhumun aynası puslu; Sen’i arar sorarım.
Mavisine dalsam Akdeniz’in,
Uzansam uçsuz bucaksız kumsalına,
Çıplak ayakla yürüyüp sahilinde,
Deniz boncukları toplasam.
Kavurucu sıcağında Toroslar’ında yaylasam.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!