Sessizlik ile konuşayım biraz dedim. Döndü bana ne dese beğenirsin '' Benim adım sessizlik ne konuşabilirsin ki benim ile.''Gecenin bu saati olmuş yeni gün ve gece eski gün ve geceyi ardında bırakıp insanlara ve diğer canlılara merhaba demiş en keyiflisinden. Ben de seni karşıma alıp, hatta adam yerine koyup konuşuyorum ey sessizlik. Çıt çıt diye bir yerden sesler geliyordu, kulak kabarttım azıcık, döndü bana ''Herhalde o çıt seslerini benim çıkardığımı düşünmüyorsun, sağına soluna bak, belki de, kanadı kırık bir sivrisinek ya da ayağı topal bir hamam böceğidir o'' dedi...
Bak bu saat oldu daha yatmadım. Bir sor bana bakalım niye yatmadım? Senin sessizliğinin derinine inmek için, sessizliğin sesini duymak için. O sessizlik ki nasıl sekine salar insana, nasıl huzur verir yüreğe ve beyine. Şu an da herkes belki de renkli sinemaskop üçüncü beşinci rüyasını görüyor, çoğunun kı..n da pireler uçuyor hem de en kallavisinden. Ben ne yapıyorum senin gibi çıtı çıkmayan biri ile havadan sudan konuşmaya çalışıyorum, karşıma almış seni muhatap kabul ediyorum kendime...
Döndü bana yine olanca sakinliği ile gözlerinde de hafif bir ıslaklık ''Benim adım sessizlik, ben konuşmadığım zaman benden kork, ben gücümü Yüce Tanrı'dan alırım. Hiroşima'da ve Nagazaki'de yüz binlerce insan öldü çıt çıkmadı, ölüm sessizliği dediler. Kore harbinde, İkinci Dünya Savaşında binlerce insan vurulup düştü, Bosna'da kadınlara tecavüz edildi, çocuklar delikanlılar kurşuna dizildi, hep ölüm sessizliği vardı oralarda hep ölüm sessizliği. Ben delilleri mi topladım ahrete saklıyorum konuşmalarımı. Kimilerini gece yatağında dinlendiririm hiç yüksünmeden, kimilerini mezarında, kimilerini dillendiririm, kimilerini sessiz sessiz dilendiririm, ama para dilenmesi değil, sevgi dilenmesidir bunun adı.''
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla