Birden kesiliyor ıslıklar
Dili kopuyor ışıkların,
Duyuramıyorum kendimi kendiliğime
Ceset makamındayım..
Sessizliğin
Bastırıyor şehrin sesini
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Şiirin hikayesi az ama öz bir şiirdi aslında. Tek enstrümanlı orkestra etkisinde.
Şiire gelince: Bazen sessizlik pek çok şey anlatır boş gürültülere kıyasla. Yeter ki karşınızdaki sus dili biliyor olsun.
Kutluyorum Necip bey. Şiirdi...Nicelerine...
TEBRİKLER HARİKA BİR ŞİİR..
Şiir... Saygılarımı sunuyor, önünde eğiliyorum.Tebrikler.
her zaman ki gibi... Güzel.
Sessizliğin
Zindan gibi ağır
Ve sağır edici,
Ağzını bıçak açmıyor şarabın.
bu kısım hoş.
betimlemeleriniz çok güzel.şiireayrı bir hava ktmış.kaleminiz daim olsun..
...enfes bir şiir olmuş, gönlünüze sağlık... Yaşanmamış hiçbir şey anlatılamaz ki... Acılar da yaşanmalı, ne yazık ki aşk acıtıyor, hem de çok...
Bir sessizlik şiirini şiiri görmeden tarife kalksak iki yönde ilerleriz. Biri var olan seslerin olmadığından hareket ederiz ki bu en basit olanıdır diğer ise var olan ses imgelerine yaslanmadan bunu ifadeye kalkışmadır. Şair burada kolay olana yönelmiş ve kurguladığını ortaya dökmeye çalışmış. Bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum bu açıdan.
Ses imgelerinden şair ilk olarak ıslık kelimesini seçmiştir. Öyle ki şiirin sonunda bu tekrarlanmıştır. Haliyle şairin ses imgesinin en güçlü olduğu yanının ıslık olduğu sonucuna çıkmamız zor değil. Ancak ilk iki satır ile son iki satırın yer değişimle birlikte tekrarlandığını ve şiirin en zor gözüken giriş ve çıkışlarının böylece kontrol altına alındığı sonucunu göz ardı etmeyelim.
Islıkla gelen ses imgesi şairin kendi kendini duyamaması ile devam ediyor. İkinci sessizlik tanımı bu şekilde. Bunun sonucu ise ceset beyazlığı. Bana göre ilk hata burada ortaya çıkıyor. Ses teması olan şiir ilk firesini beyazlık kelimesiyle ve renk temasına kayarak veriyor. Tabi ki şair ceset beyazlığıyla ölümün sessizliğini konusuna örnekleme yapmak istemiş ama ölüm sessizliğini renge dayalı olmadan da pekala yapabilirdi. Ya da şöyle mi demek gerek, beyaz rengine sessizlik benzetmesi yapmış da biz mi kaçırdık.
İkinci bölüm yukarda sessizliğin demeden yaptığı tanımların artık aşikar şekilde sessizliğin diyerek getirilen tanımlarla devam ediyor. Seçilen fiiller bu anlamda başarılı. Kesilmek, kopmak, bastırmak… bütün seslerin yokluğuna işaret ediyor bu anlamda şair. Islık kesiliyor, ışıkların dili kopuyor, şehrin sesi bastırılıyor vesair. Tam bu noktada ilginç bir kelime geliyor karşımıza. Zindan. Tam bir daldan dala gezen şair tanımına uygun burası. Sorun bu değil. Böyle de olacak ama zindan gibi ağır ifadesinde sese dayalı bir imge çok bucaksız. Ağır kelimesi çağrışım ile sağır ediciye geçiyor ve ses yönünü buluyor. Oysa zindanda sesin yankısı vardır. Dolayısı ile sağır edicilik ile yankı arasında bir bağ kurulmalıydı sağır-ağır’dan önce. Bu bölümü içki sarhoş eder ve söyletir imgesinden hareketle üst bir söylem ile bitiriyor.
Şarap kelimesi sentakstan arabesk kelimesini alıp geliyor ve zindan-oda-perde ve şarap-arabesk-bağlama perdesi üçlemelerinden ortaya çıkan bir mısra karşılıyor bizi. Ne var ki burada perdelerden arabesk sığmaz yerine perdelere sığmamak ile daha iyi ifade edilebilirdi müziğin sesinin olmayışı. Arabeskten bir geçiş de yosmaların sakız patlatma seslerine oluyor. Ve yanlış bir seçim geliyor. Kelebekler. Kelebeğin sese dayalı bir imgesi olmamasına rağmen köpeğin havlama sesiyle aynı kefeye konuyor. Ve iki hayvan imgesinin ardından sigara geliyor. Özetle Müzik- sakız patlatma- kelebek-köpek havlaması- tütünün ateş sesi.
Sessizliğin tanımları devam ediyor. Ancak burada çok farklı bir durum var. En başta söylediğimiz seslerin olmayışından hareketle yapılan kurgu burada değşiyor. Simitçi sesindedir diyor şair senin sesin. Ve ezan sesindedir diyor senin sesin. karışmış ifadesi ile ortaya bir anlam atıyor ki iki anlama da çıkabilir olumlu ve olumsuz olarak. Segah bir vakit ifadesinde ise fiilin olmayışının getirdiği muğlaklıktan faydalanılmış. Segah ve ezan kelimeleri birbirine çok yakın ve haliyle segah makamında söylenen ezanın akşam ezanı olduğu düşünüldüğünde vaktin de akşam olduğu ortaya çıkıyor burada. Burada ortaya çıkan başka bir şey ise son bölümde şiirin özetinin olduğudur. daha önceki bölümlerde tüm seslerin ortadan kalkarken bu bölümde sessizliğinin başka seslerle ifade edilişinin getirdiği bir sonuç olarak şiirin zihinde parlayış noktası olarak ezan sesi gibi durduğu. Buna götüren sebep ise son bölümde tekrarlanan mısralar. Ezan sesi sonrası seslerin ve ışıkların kesiliyor olması. Manevi huzur bağlamında sessizliğin tanımları.
Anlam derinliği açısından durum bu şekilde değilse kurgulama açısından bazı sorunların olduğu ortaya çıkıyor demektir. Öyle ya da böyle şiirin asliyetindeki yukarda sözünü ettiğim bazı hassasiyetler göz önüne alınacak olursa hatasız bir şiirle karşı karşıya değiliz.
Şiir, sessizliğin sesi olmuş.Önemli olan şairin, şiirde kendi duygularını aktarıp okuyana yansıtabilmesidir ki;şiir bunu başarıyor. teşekkürlerle...
Necip..sen iyi şairsin dostum..Daha güzellerini de bekliyoruz senden..
Gönül dolusu tebrikler...
Sevgiyle kal...
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta