Eskiden de faniye göcüp giden her yolcu, bir daha öyle veya böyle tükettigi ömrüne geri gelesi ve görülesi degildi. Fakat degil midir ki, nasil ve nicelerle yorulup yasadigi ve yasattigiyla ilgili alakali sevgi saygiya ömrünü hayat devrini gezip dolasip icraat ve itibar ederek zenginlesen mi; yoksa semirdikce oburlasan bencil bozuk gevsek oynak kopuk paramparcaliligin sahsina müstakil doyumsuz kanaatsiz oburlugunu doyurmakla akli fikri niyeti maksadi vicdani kisiligi ve karakteri bozarak fakir fukaralasmis dirlik düzensizligin talan tarumar mühendis mütahitliligiyle mi..? Burda ve bununla ölcüsür yüzlesir hayatin neresinde nasil olup olmadigina dair insanlik öyküsü ve hikayesi. Ki eskiden her faniye gidenin yerini ögrendiginden ögreten bilmis görmüslügün hasta yataginda yahut ve hatta ölüm döseginde dahi aklina danisilp yurduna yuvasina siginilan ilmi itibrliligi devralirdi.
Adsiz bir salaca savusup geciyor simdilari, herkesin vakti zamanindan sonu gelmeyen ve yalniz sadece nesillerarasi toplumsal gelisim ve olusum seyrinin bildik tanidik dogasina uygun kavga nizah bunalim belirsizlik kargasa korku endise gibi catismaci bilinmezlerine degil, kundaktan mezara istisnasiz herkes bu sitemler mutsuzluklar ve memnuniyetsizlikler cölünde ve corakliginda sonsuz ölümleri tekrarlayan kokusmus cürümüs cökmüs ve sayisiz kimliksizligin yapay zeka katman ve hücrelerinde ren yankilara depolanmis saklanir görünür vaziyet ayaz seyirleri, bagimli- güdümlü zavalliliklari, soyut bildirimleri, soguk uzak ve yapay avuntulari görünüp saklanan tükenisin kisir döngü telasini yormakta ve zibil hasilatini toplayip biriktirmekte.
Oraya konuslandirilmis ve konulmus, ordan almadikca da `hangi vaktin zifir araliginda benden küstün biktin usandin siyrildin savustun göctün gittin ` sorusuna yalnizligi ve yabancilasmayi basbasa bogup birakan i bütün eziyet ve kargasa yoksulluguyla kisinin kendi iradesine kalmamis ölümlerden ölüm begenmeye herkesi zorlayan ve nasil nerden hangi cirpinislarsa olursa olsun, cagirinca hicbir zaman icin bir daha özüne aslina dogal dünyasina ve özgün insanligina dönüp gelmeyen, cevapsiz sorularin ve cözümsüz caresiz sorunlarin hasilatidir bu adsiz salacali calkanti ve zibil toplayip biriktiren didinti.
Etrafini sarip kusatan ve yeri konumu tanimlanamayan cikissiz bogumlarda degisim dönüsümlerin mecburu mahkumlugunu harcayip tüketen pazar kölesi ve piyasa unsuru olarak, ulasimsiz iletisimsiz sarmal ahginda dogar dogmaz girdigi giristigi ve bir daha ölse tükense dahi icinden asla cikamadigi yarislarin hergün katlayip cogaltan artirimlarla hic bitmeyen hincini, öfkesini, kahrini, belasini, derdini, gerilimini, catismasini, korkusunu, kabusunu, aidiyetsizligini, sevgisizligini, yalnizligini, kimsesizligini itibarsizligini, istikrarsizligini, kovulmuslugunu, kültürsüzlügünü, ecimsizligini, güvensizligini ve say say sonu gelmez mutsuzluk matemleriyle örüp donatan carmihlara gününü güncesini ölüp üzüldügü zehir zikkimlarla dalasip bogusan beyan edip asarak; nesiller arasi dengesini düzenini bozmus kaybetmis köksüz -dayaniksiz kopuklukta artik her ölen topragina has IHTIYAR ZAMAN insani, aklini fikrini yolunu yordamini kaynagini güvencesini inanip danisilan bütün degerler toplamiyla ne ardina siginilacak cira ne de penceresinden bakinca yeri yurdu simsicacik cagrilara davet yeryzü diyarini evi barki obasi ve ocagi olmaktan cikarak, kendinden sonrasi ve devami olmayan bilinmez belirsizliklere sanki herkesin kendi salacasini bizzat kendi katilimiyla ugurlayip yollayan matem mirasi gibidir.
Ve sisli dumanli tarla düzlükleri meseli yamaclara ve mor duvakli daglara derelere, bakiiip durmakta baglar bahceler yolundan; ve mezarligin ayak ucundan; penceresi bulanik kapisi duvari sessiz evler, minderi toplanmis sediri bozulmus selesi asmasi seklemi sehimi zavar ve hozan, cirasiz ocaksiz avlular sekmeler ve haneler.
Kasim / 21
Kayıt Tarihi : 11.11.2021 15:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!