Ölüm işte devasa bir ayraç,
Cümleleri yarım bırakan bir sancı,
Her nokta, bir veda sessizliğinde,
Düşer göğe, yıldızlardan uzak.
Ruh, bedenden ince bir kıvrımla sıyrılır,
Karanlık, bir perde gibi kapanır içime.
Duyulmaz artık ne ses, ne yankı,
Çığlıklar, dilsiz bir rüzgârda kaybolur.
Gözyaşı, bir kuyuya düşen taş misali,
Sessiz halkalar çizer derinlikte.
Kalp, bir zindanda yankılanan adım,
Her çarpışı bir çığlığa dönüşür gizlice.
Sözlerin tükendiği bir eşiğin kıyısında,
Sır verir her nefes, suskunluğun diline.
"Var mıyım? Yok muyum?" derken haykırır,
Görünmez bağların ötesinde kalan öz.
Ölüm bir ayraçsa, yaşam bir cümle,
Ve sessizlik, aradaki görünmez köprü.
Her ruh, kendi çığlığını duyar orada,
Kendi yankısında saklanır tüm anlam.
Ve işte, suskun ayna karşısında,
Kendi çığlığını bir yıldız gibi izler insan.
Her ışık, bir hakikate çağırır kalbi,
Ayraç kapanır, sırra açılır kapı.
Kayıt Tarihi : 8.12.2024 19:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!