Sessiz Buluşma
Şöyle ki, şu an her şey o kadar tepetaklak ki
göçmen kuşlar misali savrulup duruyorum esen minnacık bir rüzgârla…
Son bir haftadır yaşadığıma dair tek belirti
yalnızca nefes alışım.
Öyle ki kalbimin ritmini bile duyamıyorum;
sıkıştım kaldım ruhsuzların arasında.
Odaklanmak dahi istemiyorum,
ama senin yüreğini derinlerde hissediyorum.
Ve işte tam da bu yüzden,
yorgun yüreğimden, içinde bulunduğum bu hâlden ötürü
iki kelam döküldü dilimden
O güzel duyguları yazan bir kadın vardı.
Öyle ince ince nakışlamıştı ki satırlara,
ben onun kalbine armağan olsun diye
bütün duygularımı bu şiire adadım.
Yok, çok beğendim…
Çünkü senin kalbinden dökülen her söz
benim içimde yarım kalmış bir ezgiyi tamamladı.
Uzun zamandır susturulmuş,
kendi yolunu bulamayan kelimelerim vardı.
Sen yazınca anladım ki
o kelimeler yalnızca senin dizelerine yaslanarak
nefes alabiliyormuş.
O yüzden aldım bu duyguları,
kendi yüreğimle harmanladım.
Bir emanet gibi,
kırılmasın diye avuçlarımda taşıyorum.
Benim payıma düşen,
onları incitmeden büyütmek,
onları şiire çevirmek
ve sonra yeniden kalbine armağan etmekti.
Çünkü bilirim,
bazı duyguların sahibi bellidir;
benim yaptığım şey yalnızca
o duyguların sesini biraz daha derinleştirmek,
onların yankısını zamana duyurmaktır.
Senin kalbinden dökülen her satır
benim için bir yol oldu,
bir nefes oldu,
göçmen kuşların bile sığınacağı bir liman oldu.
Ve bil ki
adını bilmediğim o şehirde,
hangi odanın sessizliğinde oturuyorsan,
ben seni hiç görmesem de
o ışıltıya bir ömür bakacak gibi hissediyorum.
Çünkü bazen insan bir yüzü görmeden de bilir
hangi gözlerin içinde kaybolacağını…
Kimisi papatya sever,
kimisi papatya kokusu olur.
Bence sen
baharın en güzel sessisin.
Ve işte
iki kalp,
birbirini hiç görmeden
ama şiirin aynasında buluşarak
aynı nefeste yaş tutuyor.
Dilleri susturulmuş,
sözleri unutulmuş,
ama rüzgârda birbirine fısıldayan
iki kalbin yankısı kalıyor geriye.
Sessizlik onlar için zamanın içinde donup kalmış,
ama belki bir gün
bütün duyguların yaşanacağı
ya da ayrı şehirlerin özlemle kavrulacağı bir vakit gelir.
Kimi toprağın sıcaklığında büyür,
kimi dünyanın diğer ucunda bir okyanusun derinliğine saklanır.
Ama bilirim:
o fısıltılar kaybolmaz,
o kalpler birbirini çağırmaktan hiç vazgeçmez.
Ve işte ben
bu duyguları ebediyete uğurlarken
sana şunu söylüyorum:
Hiçbir kitapta, hiçbir şiirde, hiçbir romanda bulunmaz bu an.
Çünkü bu yalnızca senin ve benim kalbimizin yankısıdır.
Ve bir gün
karanlık sokakların en ıssız köşesinde,
ya da sessiz bir tren garının bekleme salonunda,
ya da yıldızsız bir gecede denize vuran ay ışığında…
Biz buluşacağız.
O an
zaman susacak,
şehirler birbirine yaklaşacak,
ve dünya yalnızca iki kalbin adıyla anılacak.
Çünkü biz
birbirini hiç görmeden bile
aynı şiirde yan yana düşen
iki satırız.
Bütün göçmen kuşlar susacak,
rüzgârın yönü değişecek,
ve sessizlikte senin kalbinin sesi
benim kalbime en derin yankıyı bırakacak.
İşte o an
hiçbir kelimeye ihtiyaç duymadan
dünya iki kalbin nefesiyle yeniden yazılacak.
Mehmet bildir
Mehmet BildirKayıt Tarihi : 22.8.2025 18:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!