/deniz bu kadar uzakta mı kaldın, mavini görmesem bile sesini duymaz mıydım/
Güneş doğdu doğacak yola karşı.
İçerden bile buz tutmaya başlayan camın ardından seyrediyorum. Işıklar gökyüzünü kış mavisinden önce, bulutların arasından başlayarak düşlerimin içinde kalan son kızıl pembeye boyuyor. Asfalttan ayrılıp orman içinden dağ yoluna sapıyor
ve ilerliyorum.
Hiç ses yok çamurlu yolda tekerleklerin çıkardığı sulu hışırtıdan başka. Bütün doğa bir karşılama öncesinin heyecanını değil sessiz bir uğurlamayı bembeyaz kabullenmiş gibi. Arabadan iniyorum.
Buralarda dumanı tüten bir baca olmalıydı diyorum. Ve bu sessizlikte bir ses olmalıydı. Mesela dağların eteklerinde yol alan bir trenin sesi gelmeli kulaklarıma. Geceden kalmış olsa da sabaha yankılanırmış gibi. Söyleyemediklerimi saklamış kompartımanlarına da sana doğru yol alıyormuş gibi. Çocuk gözlerimin önünden geçip gidiyormuş gibi…
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
/bu ışık gökyüzünde yakamoz olmalı rüzgar dalgalarında, sen deniz olmalısın/
Okyanuslardaki yakamozlar gibi ışık saçan kalemi kutlarım.
Kaleminiz varolsun.Tam puan +Ant
Sevgili Çeştepe'nin her şiiri düz yazıya pek yakın harika esintiler manzumesi.Satırlar cümle kadar geniş ve uzun.Çoğu kez satırlar başka satırlara sarkıyor.Fakat yine de cümle sonlarına öyle sözcükler (uyak-kafiye) buluyor ki; o uzun satırlar bir anda musiki kazanıyor, bu durum böyle devam edip giderken siz kendinizi şiir deryasında yüzüyor görüyorsunuz.Fakat nedense bu defa öyle yapmamış, devrik cümlelerle nesrin tüm güzelliğini bir şiir gibi kullanmış; şairliğini ise;sadece son satıra bırakmış:/bu ışık gökyüzünde yakamoz olmalı rüzgâr dalgalarında, sen deniz olmalısın...
Ustaya sevgiler, saygılar...
Enver Özçağlayan
Kıymetli Kaptanım;
Tayfanızın dahil olduğu Ms Derneğimizdeki sloganımız olan'Hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlayarak ve hatılatarak mutluluğu yakalayabiliriz..'
Sözcüğü ile kermes davetiyelerimizi dağıtırken, şiirinizle kalp kalbe bu denli karşı olabiliyormuş gönül gözü ile bakılıp düşünülürse dedim.
Öylesine mutluyum ki...
Bunu ben değil, cam önümde duran çiçeklerime su verirken bahçemde fısıldayan kumrular söyledi kulağıma.
Baharsız da açarmış çiçekler meğer, rüzgarın esintisi ile dağılan sevda dokunduğunda gövdelerine...
Mevsim o an bahar olur, düşermiş cemreler toprağına derine...
Bir tatlı kıpırtı ile bir başka yeşillenirmiş dallar yaprak dökmelerinde bile...
Ve çiçeğe dururmuş yaş kaç olursa olsun bu ağaçlar gönülleri istencinde.
Kiraz Çiçeğinden bir minik buket kamaranız önünde.
Sevgi yüklü saygılarımla.
Usta kaleminizden yine güzel bir eser okuduk. Sevgi dolu yarınlar dileği ile. Yüreğiniz dert görmesin.
Tutunmalı o halde yüreğimizin sesine ve ışımalı yarınlar sevgiyle ... Kutlarım çalışmanızı Saygıyla Fatma Hatun Esen
yüksek sesle denizleri ve yaşadığımı hissettim....sevgiyle u.g. ...yasemin
Tüm bir yaşamın istediğimiz sesi duymak, aradığımız ışığı görmek üzere programlandığının basit anlatımıdır. Aradığımız bu ses sevginin, ışık ise sevgilinin kendisidir. Bu çalışmamda anlatmak istediğim budur. İsterseniz sevgi ve sevgilinin yerine başka sıfatlar, tanımlar da ekleyebilirsiniz. Hayatı çekilmez yapmak ya da farklı şekilde anlamlandırmak elimizde olduğuna göre…
Demişsiniz ya hikayesinde.İşin özü budur. Başka söze gerek yok aslında. Hele böylesine ustaca işlenince ve müzik seçimi, tabiri caizse cuk oturunca...okumak ta bir başka keyif veriyor sayın Çeştepe. Her ne kadar nesir yanı ağır bassa da...Çok ta önemli değil benim için şiir veya nesir olmuş. Duyabilmeliyim, yaşayabilmeliyim okuduğumu.Bir şeyler bulabilmeliyim yaşama dair.Okurken bir yandan tablosunu yapabilmeliyim o şiirin ruhumda. Bunu, sizin şiirlerinizde başarabiliyorum.
Kutluyorum yürekten...Sesiniz ve ışığınız hiç eksilmesin...Sevgiyle kalın...Naime ÖZEREN
yaşadığımı anlayabilmek için, dumanı tüten baca ve bir ses mutlaka olmalı
ve en öfkeli bulantısında yalnızlıklarımın, bana senin baktığın gibi bakmalı
alıyorum silahımı elime ve üç kez ateş ediyorum havaya… güm, güm, güm
duman gibi, ses gibi işte böyle bekliyorum üstüme gelmeni, çığ gibi gülüm
çığ gibi…
(hangi ağaçtan kanat açacaksa bu kuşlar, senden önce asla uyanmamalılar)
giriyorum kapıdan içeri, bir odun sobası gibi ısınıyor içim, dumanım tütüyor
köşe masada ve anlatacağım her şey ortada,gözüm başka bir şey görmüyor
bilmediğin bir şey yok gerçi, hepsi yaşattığın ve yaşattıklarım, bize dair yani
ama oluyor işte böyle bazen, içimin hüzün denizinde öylesine boğuluyorum ki
senin gibi…
(saklanmalı anlattıklarım o trenin kompartımanına, kimsecikler duymamalılar)
ben duydun üstadım..o kompartımanda anlatılan ne varsa..hatta hatmettim vakti zamanında..
siz anlatın biz duyalım..duyuralım ve doyalım..saygılar kaleminizin sesine...
İnsan sevgisiz yaşayamıyor,sevdimi yalnızlıklar,üşümüşlükler,tatsızlıklar bir bir ortadan kalkıyor kaleminize sağlık Mesut Özbek
Yaşam sevgi ve sevgiliyi aramak onu bulmak, görmek, duymak üstüne kurulu kısacık bir dilimdir her insan için. Ne kadar doğru. Sevgi ve sevgiliyi adlandırmak konusunu ise okuruna bırakıyor şair ve burasıda püf noktasını oluşturuyor şiirin işte. İsteyen istediği adı takar ve ona görede fon şekillenir .
Anlatım sanki bir filmi izletiyor okura. Müzik çok güzel destekliyor. Tempo düşmeden her hafta yeni bir soluk gibi. Tebriklerim sayın usta ÇEŞTEPE.
Tam puan+liste.
Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta