/deniz bu kadar uzakta mı kaldın, mavini görmesem bile sesini duymaz mıydım/
Güneş doğdu doğacak yola karşı.
İçerden bile buz tutmaya başlayan camın ardından seyrediyorum. Işıklar gökyüzünü kış mavisinden önce, bulutların arasından başlayarak düşlerimin içinde kalan son kızıl pembeye boyuyor. Asfalttan ayrılıp orman içinden dağ yoluna sapıyor
ve ilerliyorum.
Hiç ses yok çamurlu yolda tekerleklerin çıkardığı sulu hışırtıdan başka. Bütün doğa bir karşılama öncesinin heyecanını değil sessiz bir uğurlamayı bembeyaz kabullenmiş gibi. Arabadan iniyorum.
Buralarda dumanı tüten bir baca olmalıydı diyorum. Ve bu sessizlikte bir ses olmalıydı. Mesela dağların eteklerinde yol alan bir trenin sesi gelmeli kulaklarıma. Geceden kalmış olsa da sabaha yankılanırmış gibi. Söyleyemediklerimi saklamış kompartımanlarına da sana doğru yol alıyormuş gibi. Çocuk gözlerimin önünden geçip gidiyormuş gibi…
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Çok hoş bir finale sahip, yarattığınız temanın içinde kaybolmamak mümkün değil. Tebrikler
Dumanı tüten baca olmalı buralarda...!
burada kaldım bu günde sayın çeştepe.... evet belgesiydi yaşanmışlığın. yakacağı ne oursa osun tütmeliydi o bacalar... Çocuk gözler dünyayı tanımaya çalışırken tüm manzaraların içine gelip oturan o duman görüntüleri. yanan sobaya ellerin uzanmasıydı .
Büyüdü insan tüten bacalar azaldı....Hesaplar ödendimi biinmez ama umut hiç tükenmedi...
sayfanıza çok geldim. Okudum. yazamadım bağışayın.. Her okuduğumda başka bir yerde kaldım...
Siz yazın sn çeştepe. okuyup yolculuğa çıkmak .Sayenizde mola vermek duraklarda.....
Teşekkür ediyorum. ve kutluyorum.
Toprak yeşili nehirler çağlayarak akıyor derin vadilerde. Seslerini tam yüreğimde duyuyorum. Ulu ağaçların gövdeleri, bir uyanış öncesinde ayağını yorganından dışarı çıkarır gibi salmışlar toprağın üstüne köklerini. Baharla gelecek ilk pembe tomurcukları ve kuş seslerini bekliyorlar, yudumlayarak kar sularını. Ben ormanların içinden daha yükseklere, dağın doruğundaki çocukluğumdan bu yana sadece bana ve belki bir de sana, göz kırpmakta olan o ışığa doğru tırmanıyorum.
/bu ışık gökyüzünde yakamoz olmalı rüzgar dalgalarında, sen deniz olmalısın/
İçimde baharı yaşadım,etrafım aydınlandı sayenizde Cevat Çeştepe Hocam,teşekkür ederim,ışık ve umut saçan kaleminiz daim,yolunuz ufkunuz açık olsun,
Yüreğinizi,emeğinizi kutlarım,saygılar sunarım, Enver Bilgiç
Güneş doğdu doğacak yola karşı.
İçerden bile buz tutmaya başlayan camın ardından seyrediyorum. Işıklar gökyüzünü kış mavisinden önce, bulutların arasından başlayarak düşlerimin içinde kalan son kızıl pembeye boyuyor. Asfalttan ayrılıp orman içinden dağ yoluna sapıyor
ve ilerliyorum...
Çalışmanızı tebrikler ediyor,
zisi muhabbetlerimle selamlıyorum
cevat ÇEŞTEPE kardeşim.
Sen hep ışığa tırman Cevat..Şiir sana çok yakışıyor.:) ) Alev
hep severim....bazen ılık bir meltemde bırakır dizeleriniz,bazen kızgın kumlarda,bazen bir yol ayrımında,bazen sılada.....yine keyifle dolandığım dizeler....
ama nedense canımın içi yok bu şiirde...(içinizden geçirdiniz sanırım)....tebrikler...teşekkürler....
içimde bir tren şiiri yazma isteği uyandı; bunun için istasyondan şöyle bir tren yolculuguna bile cıkabilirim ankaradan. sanırım makasları sen değiştirdin abi, senin şiirin. çok yaşa sen.
PERON,....
(BAŞLIĞIN DVMINI UNUTTUGUM İÇİN ÖZÜR DİLERİM AMA BASKA YERDEN DEMİN ALIP DOĞRUDAN BURAYA GELMİŞTİM:)
duygularımın anayurdunda;
dağılmış tüm sistemler.
tarlalar kurak ve çaresiz
bir yazın ilk habercisi.
göçmen kuşlar en uzak molada,
gökyüzü bomboş.
bundan böyle yaşanacak
herhangi bir yaşam
bol gelecek bu memlekette..
yürünülecek bir yol da gözükmüyor
hiç bir geniş ölçekli haritada.
yok başka çare artık.
şairim diyerek sayısız kez
en azından kovalamaya ne hakkım var
esin perilerini.
bu memleketi terketmeli.
ayda yılda bir,
bir trenin belki geçeceği
son istasyondayım.
şimdi yakalanacak olan, zaman,
hareket memuru ve makastar.
yani zaman ve kadro eksiksiz oluşmalı
birde tek kişilik
bir kompartıman bulunmalı.
yitmemiş bir kente gidecek şimendifer.
haydi çal sirenini,
geliyorum de!
ben çekerim kampanaların ipini.
geç kalma
ne olur.
canım fazladan sıkılıyor.
sonra anlamsız şeyler yaparım,
ondan korkuyorum.
bak pencerenin pervazında
bir çiçek kurumaya yüz tutmuş.
belli ki susuzluktan....
iki adım ötemde bir çeşme,
musluğu açık unutulmuş.....
haydi gel, geç kalma.
ama gözükmüyor hareket memuru ortalıklarda.
kim değiştirecek makasları?
CEVAT ÇEŞTEPE
-
kompartımanlar veya tek kişilik kompartımanlar bıraktılar mı artık? herkes yüzyüze gidiyor ama çok kişi birbirlerinin açıklarını kolvalayarak ve guvensiz. aslında guvensiz oldukları kendi kendileri. insanlar ilk basta kendine guvenmeyi öğrenmeli sonra da kompartıman olayını trenden kaldırmalı
ışığı ve sesi bu evrene yazmaya çalışıyoruz. ses gider söz kalır derler. sesi bu evrene yazmaya çalışıyoruz. söz zaten bi şekilde kalıyor. biz unutturmamaya çalışıyoru.
medeniyet dediğimiz bir ses getirme midir?
Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta