Seslendirilmiş şiirler = İstismarcı Şiir ...

Evet hocam malesef... Memleketimin gülünecek durumları. Halkı aptal zannedenler bilmiyorlarki asıl aptal kendileri ve bu halk, arkalarından, yaptıklarına sadece gülüyorlar... Kaleminiz, yüreğiniz dert görmesin. Selam ve saygılarımla. Mustafa Usta

Maalesef üstadım. Çıkar dünyası her şeyi istismar ettiriyor. Ne yazık ki, toplumun geneli iyi niyetli olmasına karşın, bir avuç istismarcıları dinler halde.. Anlamlı çalışmanız için sizi kutluyorum üstadım.

Maalesef bizim geleneksel toplum yapımızda istismara açık bir anlayış hakim.Bunu asırların ihtişamlı ağırlığından kurtarmaksa kolay olmasa gerek.Saygıyla selamlıyorum şahsınızda şiirinizi...

:)Emeğinizi kutluyorum hocam...Saygımla

Sevgili dostum

Onun için güzel dinimize inananlar istismarcılara hayır demeyi de bilerek, dinlerine sahip çıkmalıdırlar.

BU ALKIŞLANIR.

Şiir zaten başlıbaşına bir İHTİŞAM. Tam puan yakışır gülle bülbül gibi.

Emek karşısında
Yüceltir istismarı ve çıkarı
Emek dışındaki kazancı
Kutsallaştırır odur inancı

Çıkar tanrısı
İstismar yeni inancı

Gerisi yalan
Bolca palavrası

Sözüm yok ona
O zaten istismarcı

ALLAH sizi nazarlardan saklasın. AMİN!

Yan yazılmış bir sekiz kadar sevgiler...
Âlimoğlu

Çıkar tanrısı
İstismar yeni inancı

Gerisi yalan
Bolca palavrası

Sözüm yok ona
O zaten istismarcı ...............

Teşekkürler Mehmet Çoban.......

BU FİLİM HEP OYNANIYOR KUKLALAR HEP AYNI KUKLACILAR ROL ÇALMAKTA BAZEN SOL KROŞEDEN GELİR BAZEN DE SAĞ KROŞE SEYREDİP DURURUZ. O BATAKLIĞIN İÇİNE GİRMEKTENSE TEBRİKLER SELAM VE SAYGILARIMLA

üstadım zaten bizi idare edenler bizi hiç düşünmedilerki..o kadar kıriz çıktı hiç bir siyesetçi ihlas etti mi veya onları kriz etkiledi mi..? hep ezilen ve etkilenen halk oldu..bu bağlamdan bakınca çalışmanız çok harikaydı..tebrik ederim.

selam ev saygılarımla...ibrahim yılmaz.

Şiirinizi ve daha sonra da yazınızı okudum. Konuyu gayet güzel ortaya koymuşsunuz. Bu milleti aptal sananlar, inançlarının üzerinden rant sağlamaya çalışanlar, kılıktan kılığa girip, her gün değişik senaryolarla oyun sergiliyorlar çıkar sahnelerinde. Sabah kalkıp bir şey ortaya atan akşama ne oluyorsa yanlış anlaşıldım ben aslında böyle söylemiştim deyip tam aksini savunabiliyor. Bugün çıkarları doğrultusunda bir tezin peşinden gidenler, yarın karşı tezin tarafında olabiliyor. Pişkinlik ve utanmazlık had safhada.
Oysa durum yasalarla gayet açık bir şekilde sabitlenmiş. Din, vicdan özgürlüğüdür. halkın neye inandığı politize edilemez. Devlet yasalarla ancak inanç sahiplerinin inançlarını rahatça yaşayabilmeleri için gerekli olan kolaylığı ve özgürlüğü sağlar. Dine inanmayan insanların inanmama özgürlüğünü de.
' Bize oy vermeyen cehennemde yanar' diyenleri de gördük, ' Atın bu kadını buradan ' diye seçilmiş başı örtülü bir milletvekilini meclis sıralarında adeta linç ettirenleri de. ' çarşaflı da bizim partide bakın' diyenleri de. Eğer kendileri giyim tarzının hiç önemli olmadığını içlerine sindirmiş olsalardı, gazetecilere şov yaparak rozet takmaya gerek görmezlerdi. Olağan bir durumu, olağanüstü göstermenin arkasında seçim rantı var.
Seçimden sonra ne olacak? Ben söyleyeyim. Hiç bir şey olmayacak. Eski tas eski hamam. Toplanan oylar kar hanesinde kalacak. İşte bu kadar.
Oysa, yasalar evrensel hukuk kurallarına göre düzenlense ve gerçek demokrasi uygulansa bu mesele sorun olmaktan çıkacak. Zaten ne açık giyimi tercih edenleri kapayabilirsiniz, ne de kapalı giyineni açabilirsiniz. Durum değişmez. Ama bu balon patlarsa insanların üzerindeki baskı gider. Rant kalkar.
Sağcı ve solcu partilerin seçim yarışlarını, söylemlerinden din olgusunu çıkararak, ülke kalkınması hakkındaki görüşlerini ortaya koyarak yapmalarını hepimiz istiyoruz. Kimimiz gülü kimimiz laleyi severiz. Bu nasıl üçüncü kişiyi ilgilendirmezse, kimimiz ona kimimiz buna inanırız. Bu da politikacıyı ilgilendirmemeli. Önemli olan aynı bahçeye hem gül hem lale dikerek her iki tarafı da memnun etmek olmalı. Ya da bırakmalı herkes istediği çiçeği kendi vicdan bahçesine diksin. Sonuçta koklayacak olan kendisi, hapşıracak olan da kendisi. Yeter ki karşısındakine zarar vermesin. Yasalar da zarar verme durumunda başvurulacak merci olmalı. İşte gerçek demokrasi budur.
Tam puanımla sayfama taşıyorum Üstadım.

malesef dostum, çağımız çıkarcılık çağına dönüştü. bazı geceler bunun bir çıkışyolu olmalı diye düşünüyorum ama bir yol yok görünürlerde. çok güzel bir konuya parmak basmışsın. kutlamamak elde değil.
saygılarımla:
rr.akdora