ey üç deniz ötesindeki....
bir çınarın alrında papatyalara dokunan güzel.......
bir küba masalı gibi gizemlere bürünen.........
dağların hoyratında meltem rüzgarı...
kaya diplerinden akan sessiz nehir......
köy başlarında soğok bulak......
engin denizlerin mavi incisi.....
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
adam.
“elimdeki şarap şişesini dünyanın münasip bir yerine sokup kendinden geçmesine az kala bam! diye patlatmak istiyorum.”
kadın.
“cenaze marşın çalarken senin için dua edeceğim”
adam.
“affedersiniz dünyanın çıkış kapısını arıyorum da.”
kadın
“ damsız almıyorlar oraya, bırak seninle geleyim.”
adam.
“bir arkadaşa bakıp çıkacağım derim, sen burada kal”
kadın
“mazoşist olmanın güzel yanı başkalarına izin vermeden kendini yaralıyor olman olabilir mi?”
adam.
“kamyon uzun zamandır üstümde, ileri geri yapıyor. kemiklerimin sesi şarkımız olsun.”
kadın
“dibe vurmadan sıçrayamazsın. benimle gel.”
adam.
“sen biraz da bensen, gittiğin her yerde yanındayım demektir.”
kadın
“bulaşık suyu biraz da bulaşığın kendisi olmuştur artık, değil mi ama?”
adam
“zamanın inatçı lekesi olamazsın. çıkarmanın bir yolunu mutlaka bulur.”
kadın
“zamanın kollarında şırınga izleri var zaten. kafası duman. aynı ritimle “geçmek”ten başka bir halta yaramıyor.
adam
“ilaç derler onun için, ruhunun hava yastığıdır o.”
kadın
“iyi de benimle gel diyen her ses bir gün bir kamyon dolusu kemik sesidir.”
adam
“yeterince gelmedin mi zaten??? artık sıçrayabilirsin! bulutlar senin. ama kulaklarını tıka! arkandaki kemik sesleri kulağına batar.”
kadın
“burada gülümseyerek boğulmayı tercih ederim.”
adam
elini tutuyorum. biri suyu tahliye edene kadar buradayız. gülümse, boğuluyoruz.
kadın
“derin…”
adam
“deli…”
kadın
“ben deli değilim!”
adam
“derinlik delisi”
kadın
sensin o!
adam
“ne fark eder ki…”
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta