/Gül
dalıyım...
İncecik./
Yağmur damlalarının düştüğü her yerdeyim.
Tutsan kırılır , bıraksan solgun bir akşamüzeriyim.
Bir buluta adanmış gözlerim,
ve
yalnızlığımın tutunacağı bir yaprak bile bırakmamış sonbahar.
/Ömrümü bir kaldırım taşına bırakmışım./
Yürürken gece yanıbaşımdan
ıslık ıslığa bir rüzgara teslim dudaklarım.
Gençliğimi bir merdiven basamağında unutmuşum
ve
çocuklaşmışım yürüdükçe sokak aralarında.
Yürü git diyorum kendi kendime.
Gidememişim
defalarca.
Defalarca toplamışım bavulumu.
Sağ elim havada
hiç gelmeyecek trenler beklemişim.
Kazağımı astım gecenin bir anına.
İlikledim gözlerimin karanlığını.
Yusuf gibi düştüm kör bir kuyuya.
Hep bir yanımı dayamışım uçurumlara.
Düştü gölgem...
Üşüdü sokak lambaları.
Kurtlar bastı soframı.
Sensiz
kimi kimsesi kalmadı hiç bir şehrimin.
Kentin bomboş meydanında , gecenin orta yerindeyim.
Elimde kağıt kalem
küflenmiş bir mısra yazıyla
kendimi aramaktayım lunaparklarda..
/Çöpçüler süpürüyor gençliğimi merdiven basamaklarında ./
Adına yalnızlık diyorlar.
Olur diyorlar... unut diyorlar.
Gözlerinin rengini bir kez bile görmeyenler.
İçimde biriken mezarlarını
hiç bilmiyorlar...
Sol yanımı deşiyorum,
kırağı düşüyor saçlarıma.
Ama
gerçek acı bu değil sanki.
Belki de
ucube bir odanın kıyısında
duvarlarda yumruk izlerimdir
aşk dediğin.
Bugün de yağmur yağıyor kaldırımlara.
Üşüyor bir serseri
Atatürk heykelinin yanındaki bir bankta.
Ahhh....
bir serseri,
bir bankta
yokluğunun gölgesiyle örtüyor üzerini...
Buysa aşk;
acısı ödenmiştir.
Üstü kalsın tüm sancıların...
.....................................................................
bkrçkmk ocak2017urfa
Kayıt Tarihi : 4.1.2018 00:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ocak- 2017
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!