Deprem öncesi sessizliği bu.
Ne kuşlar uçuyor
ne de yabaniler kaçışıyor bağrışarak,
alışılmışın dışında.
Tek belirti,
gökyüzü kızıl,
doğduğumdan beri dönüyor dünya,
öncesi kayda geçmemiş usumda.
dur diyorum,
durmuyor,
gücüm buna yetmiyor...
kirlenmiş ellerim
Gittin,
saat altıyı yirmi dokuz geçiyordu.
Ne gökyüzünde bulut,
ne etrafta ağaç kaldı.
Varsa da umurumda değil,
sen yoksan renklerin hepsi aynı.
Bu ayaz günlerinde
içimi ısıtsın diye paltomu giydim.
Hiç yoktan ciğerim titredi,
korkudan elimi cebime sokamadım,
cebimde elinin sıcaklığı duruyor...
köhne bir şehre ait
arnavut kaldırımında,
ne aşklar yaşanmıştı,
bilmediğim.
aşıklar kadar suçluydu kaldırımlar,
ve suçtu kaldırımlarda
Metal sesi ürkütür,
Tüm çocukları.
Korkunun,
ses'e gelmiş hali;
demir kapının
açılış homurtusu.
Paylaşabilmekse tek sorun
Hayatın sunduklarını,
Tüm paylaşımlar uzak
Biz her teklifi reddettik.
Ve çaldık kumruların,
Habersiz gülüşlerini
biz böylemiydik aslında,
bu kadarmıydı çocukluğumuza dair aşklarımız,
ve bu kadar ucuzmuydu sokak arası muhallebicimizle vedalaşmamız,
dört kişinin oturduğu,
elle çevrilen ve illede gıcırdayan
hidayet abinin dönme dolabının ortadan kaybolduğunu
Zaman aynası elimde,
Yar'in elleri soğuk.
Dışarda ayaz var,
Yüreğim biraz kırgın,
biraz üzgün,
yüreğimden bağımsız
Bir akşam coşkusunu yaşıyorum,
korkutucu ve karanlık.
Biliyorum sabah olacak,
hummali titremelerime inat güneş doğacak.
Ben uyanacağım,
tebessümle ve şükrederek...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!