Şeriat, Tarikat, Hakikat

Şeriat; Allah emri, mecbur mü’min bilmeye!
Mademki Müslümansın, bilmiyorsun de niye?
Kalmayasın sen ona, asla kat’a bigane;
Ona lakayt olana; olmaz Cennet hediye!

Kitabından bi-haber; bilmez doğru düsturu
Hak yerine her daim; halktan ister desturu
Ey felahın talibi, olmaz böyle hamakat!
Gafletine bir son ver, oku kutsi mestur’u!

Din; Kitap ve Sünnetken, sen onlardan cüdasın!
Bab-ı Rahman dururken, bab-ı kulda gedasın!
Böyle garabet olmaz, lütfen Hakka rücu et!
Hem bilmezsin dinini, hem bilene a’da’sın!

Olmayınca marifet, meçhul kalır hakikat
Meçhulleri faş için, yapmak gerek tahkikat
Zahmetsiz rahmet olmaz, demiyor mu arifler?
Ataletten geçmeden, zahir olmaz barikat!

Tasavvuf ta ne demek, nerden çıktı tarikat?
Yetmedi mi yol için, sana kadim şeriat?
Hak kitapta olmayan, hayır değil şer sana;
Uyup Kitap, Sünnete; hayrı yeğle, şerri at!

Kafi ve de vafi’dir, Kitap, Sünnet bizlere!
Bize yeten o şeyler; yeter, artar sizlere!
Sırat-ı müstakimse, şayet sizin derdiniz;
Sırf şu yola yönelin, ayrılmayın cüzlere!

Abdullah Toroslu
17.07.2012-İzmir