O güzelim gözlerinde saklı zaman,
Açtığında ölümsüz bir bebek dünyaya gelecek,
Kapadığında yaşam sona erecek gibi.
Ağlama çocuk ağlama zamanı değil,
Ekmeği taştan çıkarma zamanı,
Sevgiyi ülkeye bölüştürme zamanı,
Sevgiliye hasreti bitirme zamanı,
Toğraktan kanın değil de barışın fışkırma zamanı,
Bırak ya!
Ne sen beni anlayabilirsin bu saatten sonra ne de ben seni,
Seviyor muyuz?
Evet! Ama uzaktan,
Yan yana gelince ne sen bana yetiyorsun, ne de ben sana.
Gel bana ey sevgili!
Usulca yanaş, eğil kulağıma ve de ki;
"Sevdamız zamanın kıskacında yoğrulmasın,
Sevdamızın ne doğumu olsun ne de ölümü."
Ve sesizce uzaklaş benden,
Arkana bakmadan git yıldızların aydınlık kokan odalarına.
"Gelin yaşamı ve dünyayı yeniden şekllendirelim" desem gelir misiniz?
Varmısınız kötülükleri yok etmeye,
Koşar mısınız o güzelim yarınlara,
Atar mısınız elinizdeki insan düşmanı silahları,
Gülümser misiniz benimle hayatın bütün zorluklarına,
Kalır mısınız hiç gitmemek üzere dostçasına,
Gözlerine günlerin yaşamışlığını hapsederek,
Yüreklerine yılların hüznünü nakşederek,
Ve insanlara ömürlerince ders vererek,
Pasaklı pencerelerin dibine,
Kanat kapatan Kelebek'lere and olsun.
Yüreğimizin birbirini bulmasını dilerim.
Her sabahın kızıl şafağında.
Hazanın değil,
Her yeni günün romantizmi
Bir basamak yukarı taşısın bizi,
Göğe erişinceye dek;
Şu gelen Derviş Ehmed değil mi?
Bak geliyor aşağıdan, kucağında ilkbahar,
Ayaklarında kıştan kalma lekenler,
Yüzünde baharla yeşeren gülümseme.
Evet O! Garip Xani!
Biçare gönüller...
Gidemedi o son gemi.
Kuyruğuna bağlandı umutların.
Biçare gönüller...
Kabusluğunda mahpus eden rüyalar,
Hep yüreğimize karşı başka yürekler koydular,
Sevgimize surlar ördüler gündelik aşklarından,
Yaşantılarıyla yıkadılar beynimizi,
Bizi bize unutturdular,
Ses tellerimiz kontrol ettiler beyinleriyle,
Her zaman onlar düşündü, biz söyledik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!