Yine seni aradım boş bakan yollarda. Seni sensizlikte aradığım yalnız gecelerde ben hep gökyüzünün parlaklığına gizlendim. Seni oradan hiç olmazsa bir kere görürüm diye. Çünkü seni bir kere görmek benim ömrüme ömür katıyordu. Bu yüzden ben hep ölümsüzlüğü aradım sensizlikte ve zamanla yarıştım gizlice. Ve sen bir duygunun düşüncesiydin gecelerimde. Yalan hayallerin en gerçeğiydin sen. Gözyaşlarımın akma sebebiydi sensizlik. Sen bir artisttin yaşam sahnemde. Çünkü her yerinde sen vardın bu sahnenin. Yazan da sendin oynayanda. Ah bir bulabilsem seni, gecelerin en aydınlık güneşinde. Bulabilsem seni yalan dünyanın en gerçek yerinde. O zaman yaşarım ölümsüzlüğü ve o zaman yenerim zamanı.
Gecelere sordum seni yokluğun dayanılmaz hale geldiğinde ve aradım seni güneş üzerinde bir buz damlası bulma ümidiyle. Gökyüzündeki yıldızları sayarcasına aradım seni ve buldum seni kalbimin kuytu bir köşesinde, yaşamama neden olan o köşesinde. Hayallerle yaşamayı yıldızlarla konuşmayı öğrendim yokluğunda dünya ile ölüm arasındaki çizgide yürümeyi öğrendim. Çünkü varlığın dünyalara bedeldi yokluğun ise; ölümden beter. Ve hep yalnızlıkların isyanıydı hayallerinle yaşamam. Artık onlar bile yetmiyordu bana çünkü. Mutlu olmamı sağlayan bir duyguydun sen. Anlatılması mümkün olmayan yaşanılınca doyulmayan bir duygu…
Hayat dediğin nedir ki? Sevdiğinle birlikte olmak mı? Yoksa hayallerle onu yaşatmak mı? Feleğe uyup kendini köreltmek mi? Yoksa kadere uyup beklemek mi? Hayat dediğin sadece feleğe boyun eğerek kadere uymaktır. Oysaki kendi kaderini kendin çizsen ve feleğe boyun eğdirsen ne güzel olur. İşte gerçek hayat budur. Ve bu gerçek hayatı yaşayanlar sadece mutlu olur. Bunu sakın unutma...
Bir umut var yüreğimde. Aşılmaz dağların en doruklarındaki bir karıncanın varlığını hissedecek kadar bir umut. Ve bu umutlarım hep sana bağlı. Çünkü ben bir hayalin için sahip olduğum bütün gerçeklerden vazgeçtim. Yani ben gecelerimi süsleyen bir hayalin için gündüzlerimden vazgeçtim. Seni bu hayallerde aradım gecelerce ve her gece sana o kadar yaklaşıyorum ki elimi uzatsam sana değecekmiş gibi oluyor ama maalesef hepsi bir hayal hepsi bir yalan. Bu umutlar tükendiği zaman yüreğimde bitmeyen hüzünler başlayacak. Sen alışılmadık bir duygu alışılmadık bir kadersin. Sen yüreğimin güzel sahibisin. Sen benim göz perdemsin. Çünkü her yerde seni görüyor bu gözler. Ve ben bir duygu peşinden koşan ve yüreğini arayan zavallı bir âşık…
Titreyen ellerle dökebilmek kışı boş sayfalara.
Her rüzgâr sesinde ürpermek ama ürperdikçe daha çok sevebilmek her şeyi korkuya kızmadan.
Bir köşeden güneşin sıcaklığıyla ısıtabilmek bu sevgi dolu gönülleri dondurucu kar altında.
Gökyüzünün maviliğini tanımak ona bu kadar yabancılaştıktan sonra.
Yazın birer dost kışın ise heybetli bakışlara sahip dağlara bakabilmek buğulu bakışların ardından ve soğuktan damlayan gözyaşlarını silmek sayfalarda.
Yapraklarından ayrılmış ağaçlarla gidermek yalnızlığı.
Gönlümün kaderinin bir oyunuydu bu bana ya da beni sensizliğe gömmek isteyen yalnızlığın oyunu. Biliyordum gönlümün senden vazgeçmeyeceğini ama bir şeyi unutmuştum; gönlüme hapsettiğim insanın yani senin bir gün oradan gideceğini. Sensizliğin en büyük ceza olduğunu unutmuştum. Hayata küskünlüğüm yine mi başlayacak? Yine yalnızlıkla dost olmak zorunda mı kalacağım? Yine sensizliğe mi gömüleceğim? Yine yıldızlara mı anlatacağım sensizliğin acısını? Oysa ben seni anlatmak istiyorum gökyüzünün derin maviliklerine, sensizliği değil. Ne gökyüzünün güzelliği ne de yıldızların parlaklığı vazgeçirebilir beni senden. Çünkü ben ismini kazıtmışım sevgimle yüreğime. Kalbim hala seni arıyor sensizlikte ve hep bu sözü haykırıyor:’AFFET AFFET…’
Yaşlar kan olup akmadan
Yanan bedenim kül olmadan
Toprak bu canı almadan
Dön gel ne olursun
Ellerini bekleyen ellerimi
Yollar o kadar uzadı ki gönül denilen sevda hanlarına. Artık sevgiler anlamsız bir gül yaprağı, dalından öylece uzak. Ve yaprağın düştüğü yerde susuz bir sonbahar akşamı gibi soğuk yalnızlıklara kalan biçare bir yürek. Tek yol çekip gitmek, tek yol sevdiğini bilerek...
Seyret gece mehtabını. Parlayan yıldızla ayın güzelliğini seyret. Onların bütünlüğüne bak. Onlar ilk günden beri hiç ayrılmadılar ve hiç ayrılmayacaklar. Çünkü onlar ilk günden beri yeminliler birbirilerine. Ama biz gökyüzünde bir yıldız ve ay olamadık. Tutamadık yeminlerimizi olamadık birlikte. Bir demet umuttu bizi birbirimize bağlayan. Ama olmadı başaramadık. Göçüp gittik birbirimizden. Hani ayrılık yoktu yüreklerde. Hani kaderimizde ayrılık yazılı değildi. Oysa kaderin ismiymiş ayrılık. Unutulmak varmış yürekte. Ayrı kalmak güçlendirmiyormuş sevgiyi. Ve sevgi hiç de güçlü değilmiş. Çünkü sevgi ayrılığa yenik düştü. Ama hayaller ayrılığı da yendiler. Çünkü onlar her gecemde var oldular. İşte bu yüzden hala seviyorum seni. Ve geceler var oldukça sen de sevileceksin deliler gibi…
Ne kadar sevdim bir bilsen seni
Çok özledim gül kokulu tenini
Bırakıp gitsen de beni
Unutma bu can her zaman sevecek seni
Umutsuzluk içinde yaşasa da gönlüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!