Sanardım cehennemi, ateşten bir çömlek imiş
Dünya'da zevk,Sefa düğün arayanlar,
Bir kez o kervana girdimmi, Birdaha dönmez imiş,
Eğitim başlı başına ihtiyaçtır. Lakin;
Bu demek değildir ki eğitim insanı yüceltsin,
Dünyada çok eğitimli insanlar gördüm...
Gök,Kubbe ağlıyor, bilinmeyen bir acı,
Kuruldu divan-ı merkeze kara bir dar ağacı,
Nedir bu halat boynumda, kesik gibi bir sancı
Kiminde bir istiklal türküsü, Kiminde bir cumhuriyet tutkusu,
Kimi muhafazakar kirli sokaklarda, Kimi hürriyet arar en olmadık insanlarda...
İstiklali sattılar istikbale, Cumhuriyeti verdiler cahiliyete, Muhafazakârlığı düşürdüler cemaatçiliğe, Hürriyeti kilitlediler medeniyet denilen çelik zincire.
Kürdü, Türkü, Sağı, Solu, Bırakın da bakın yanınızda aç yatan komşunuza, Bu ne gaflettir ki insanlik yara almış,
İnsanlar senin nasıl olduğun, Nerede olduğun yada Savaş verdiğin duygu ve düşüncelerin ile ilgilenmez.
Toplum için önemli olan en büyük faktör senin kim olduğundur. Kendi hikayeni kaybedip, başkalarının hikayelerinde kendini ararsan işte o zaman kendini boşlukta hissedersin ve kaybolmuşluğun, başarısızlığın yada yalnızlığın korkusu sarar bedenini.
Herkesin eşit olduğu ve tüm olay ve yaşantıların mutlu bir son ile bittiği durumlar sadece filmlerde olur. Dünya sadece güçlü olanların ve güçlü kalabilenlerin oyun alanıdır.
Ya Muhammed (S.A.V.)
Samatya'da Çiçek Açtı, Semerkand'da Yağmur,
Vuslata Kır Düştü, Dibinde Ihlamur...
Duygular, Düşünceler, Sevgiler, ne varsa yaşama dair
kırılmış kalpler utansın
Yazdığı mısralarda hürriyeti ifade edemeyen şair
kağıttan, kalemden utansın.
yaşasın hayatı etkisi altına almış cehalet
Sarsıldı bedenim ve uyandım...
Dışarıya koştuğumda gökyüzü toz duman içerisindeydi ve ben o zaman ilk defa ağladım.
Perdeyi biraz daha araladığımda eli silahlı adamlar hiç durmadan ateş ediyordu ve ben
Ne düşer yapraklar, sonbahar öncesi
Ne kırılır kalpler, düşer hafiften çehresi
Ardından geldiğim, o tarihin gölgesi
Şimdi boş beden, zuhur eder sokağın sesi.
Hep sabah saatleri uyuyorum, geceyi doyasıya anımsamak için
Anımsatıyor yaşanılanların her anını, anlamlı kılıyor tüm yaşanılanları
Her düşünce soru işaretleri ile geçiyor her saat başı yavaş, yavaş
Söylesene nedir bu yüzümde ki durgunluk, nedir bu yaş
Ben miyim çocuk gibi ağlayan, yoksa mizacım mı arkadaş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!