Seni saklı tutmak var ezelden beri. Yüreğimi sıkı sıkı örmek var. Açarı olmayan kilitler vurmak var kapılarıma. Gönül pencerelerini çivilemek var. Dipsiz kuyularda aksini aramak, dağa çıkıp haykırışlarının yankısında çıldırmak var. Bulutlarla oyun oynayarak, resmini aramak var gökyüzünde. Yanı başına güneşin gülen yüzüyle beni resmetmek var. Sonra da, doyasıya izlemek.
Gül demetine benzeyen yüzünü ezberlemek var dimağımda. Gülüşünle hayatı aydınlatmak, sıkıca kapatıp her yeri seni sadece kendime saklamak var. Gözlerden uzak, sadece bana yakın olmak, aslında bir olmak var. Aynı tende, aynı gözde, aynı nefeste can bulmak, aynı yerde yitip gitmek var. Aynı dalda, tek bir meyvenin içindeki çekirdek olmak. Tek bir nota, tek bir ses, şarkıdaki unutulmayan tını, bazen imbat, bazen de alize olmak var. Yosun kokularını getirmek var, çöl sıcağında kumlar gibi fırtınayla savrulmak var. Yanmak var serde.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim