--- Sözleriyle büyüdüğümüz Ulu Âşıklara ---
Defolu tiplere döndük Üstâd’ım,
Haysiyet göz kırpar kalleşe şimdi!
Kırk bin parti kurulsa; kırk bin farklı fikire,
Kırk bininde fink atar; kaypak misali dönek.
Üvez gibi tünese gamzendeki çukura,
Kanından şüphelenir, ısırmaz sivrisinek!
Dönek!
--- dedim - dedi ---
Düşüme düşmüş de düşlerin şahı,
“Yığınlar yığını, yığın gel” dedi!
--- Çılı-çırpıya şiirler yazıp seni unutan yüreğimi Affet ya Ebabekir! ---
Affet ya Ebabekir, bir ressamdım sıradan,
Ganj’ı guaj belleyip çizemedim ben seni.
Kâğıt diye dağları yarattı da Yaradan;
Şu hakikat urbasının,
Cebi ilimdir.
Bilgelerin abasının
İpi ilimdir.
Cennette melek diye tutturmuşlar zabtını,
Varoluş sebebimdir, kaderimdir El’Asya.
Analar alınmasın, Asya’m aldı tahtını
Firdevs kapılarında liderimdir El’Asya.
Şarjörümden bir çift bakış,
Sürdüm senin ellerine.
Ben sevdamı nakış nakış;
Ördüm senin ellerine.
(Samet Bozkurt’a, Oğuzhan Murat Öztürk’e
ve nice Enver yüreklilere ithafen…)
Soy ağaçlarını yorma boşuna,
Kökenim, kütüğüm Enver’dir benim!
Piyonun önünde başını eğen,
Kaleler, vezirler mat olmuş essah.
Üç buçuk kuruşa satılmam diyen,
Üç buçuk akçeye satılmış essah.
Bir lokmalık kalsa aşım, aşım sana feda olsun!
Otuz beşi gördü yaşım, yaşım sana feda olsun!
Senin olsun son nefesim, senin olsun kefen giysim,
Yedi bahar, sekiz mevsim, kışım sana feda olsun!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!