Yalnızdım
Yapayalnız
İki serçe geldi ziyatere
Ayaklarında
Hediye bohçası
Açtım baktım
İki buğday tanesi
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Abdurrahim Bey , şiirle konuşurken, günümüz uygarlığına bir değerlendirme yaptıktan sonra şöyle bir cümle kullanmış....
İşte Ramazan TOPOĞLU şu kısacık dizelerle hem yalnızlığını,hemde kanatlarında barış selamı,ayaklarında bolluk getiren minik devleri öylesine yüzümüze çarpmış ki,bu çağın insanı olmak bana acı verdi birdenbire.
Evet serçeler, kozmik yapının fiziksel hacim olarak küçük ama anlamsal hacim olarak çok büyük devleridir..
peki bir başka açılım yapalım..
Şiir neyin peşinde olduğunda, şiirin hedeflediği doğru bir yola koyulmuş olur..
Yanıtım şu olabilir...Şiir ,eğer '' sahicilik'' gibi bir derde sahipse gerçek işlevine kavuşmuş olur.
Günümüz uygarlığın oluşturduğu ''yapay'' bir sargı içinde kundakta elini kolunu kıpardatamayan bebekler gibi yaşıyoruz bir bakıma..
Bu sargıdan sıkıldığımızda kozmik unsurların sahici ortamına ağmak ,stiyor içimiz..
Evren, kendi gerçekliğini ve sahiciliğini o kadar derin kurmuştur ki, şiirle reset ediyoruz yapay ortamlara düştüğümüzde kendimizi...
Şiir, varoluşun inanılmaz değiştirilemezliğine davet haline dönüşüyor böyle zamanlarda..
Fabrika ayarlarına döndürüyor yeni baştan ruhumuzu...
Yalnızlık çağ insanının ortak paydası.Oysa Filozoflar İnsanı Toplumsal Hayvan Olarak tanımlarlar.Öyleydi de.Ne var ki Sanayileşmenin terkisinde getirdiği refah ve terakkinin yanıbaşında yalnızlık ta vardı.Günümüz İnsanı,elini hatta k....nı sıcak sularda yıkıyor,tıkınma adına dengesiz beslenmelere kadar abartıyor,lüks dairelerde yaşayanların sayısı azınsanmayacak rakamlarla ifade ediliyor v.s.vs.(iletişim,ulaşım,ve daha biryığın rahatlığı saymasak bile)
Ancaak yalnızlığın ağababasını helehele büyük şehirlerde ve metropollerde onca kalabalığın içinde bile sinesinden söküp atamıyor.Hiç kimse rahat ve huzur bulamıyor ve de güven,dostluktan,anlayıştan,paylaşımdan yana...
İhtiyaç merdiveninin en üst basamaklarına dayanmış ve herbir ihtiyacını en kralından edinmiş olsa bile,duygusal çoraklığın içinde bir damla gönül rahatlığına hasret gelip geçiyor kavanoz dipli dünyadan.
Eşler,flörtler,partnerler,evlatlar,anababalar,askerarkadaşları,amca,dayı,hala,teyze uşakları,yeğenler kuzenler,mahalle sakinleri,materyalizmin acımasız dişlileri arasında parça pinçik olurken acılarını,pişmanlıklarını,kayıtsızlıklarını,öfkelerini,inançlarını,inançsızlıklarını ve en acısı mensubiyetsizliklerini gizleyen maskelerin ardına gizlemeyi bile beceremiyorlar artık.
İşte Ramazan TOPOĞLU şu kısacık dizelerle hem yalnızlığını,hemde kanatlarında barış selamı,ayaklarında bolluk getiren minik devleri öylesine yüzümüze çarpmış ki,bu çağın insanı olmak bana acı verdi birdenbire.
Bence insanoğlu sanayileşme süreciyle birlikte hem kendi ve de hem dünyanın sonunu getirmiştir.Zira Yalnızlık Allaha mahsustur,Milyarlarca İnsana Değil...
Paylaşımın için teşekkürler sevgili kardeşim ve tebrikler bu harika dizelerin için...
Ne güzel bir serçeymiş bu böyle...
Saygımla
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta