Kanadını karanlık ufuklara çırpma serçe,
Karanlık peşinden aydınlığı sürüklese de,
Söner gözlerinde ışıklar,
Kaybolursun...
İnce bir kurşun arşınlar bedenini…
Yüreğin ağzında, son nefesin boğazında
Anlamadan nedenini…
Vurulursun…
Perdeler çektiler gökyüzüne,
Güneş irin sarısı artık,
Gece katran karası,
Uçmak, ama özgürce,
Kanat çırpmak,
Yücelik içinde enginliğe,
Ve
Çığlık olmak, dinginliğe
Ah, o da ne?
Ürkek bir serçe,
Yürek direnmeden topa tüfeğe,
Pes etmek niye?
Ortalıkta savaş söylemleri,
Sonra meydanlar,
Bir avuç insan,
‘Savaşa Hayır! ’ eylemleri,
Alçaldı şöyle bir, narince,
Yay çizdi ufukta sonra,
Aldı içine insanlığı,
Kaçıp giderdi, belki,
Bilseydi,
Bir gün kalacağını bedensiz;
Ne burası Hiroşima’ dır ağalar,
Ne de siz,
Bu evrenin sahibisiniz.
Serçe ki, çıkamaz ruhu bedenden dışarı,
Bundandır sevmesi çocukları, biraz haşarı,
Ne savaş bir oyun çocuğum,
Ne de silahlar oyuncak,
Sumru dallarda serçeler öter ya,
Serçe ki, barışa açılmış kucak,
Meydanlarda savaş türküsü,
Ve sorgulayan bir bakış,
Gökyüzünde bir serçe uçar,
Adı Barış,
Ah, bu ne biçim bir iş;
Yiğit ölmeden ağıt yakılmazmış çocuğum,
Can çekilse de usul usul,
Künye atılmaz,
Uzanmış kızıla bir söğüt, söğüt ki,
Yüze bakılmaz,
Savaş bir salgın çocuğum;
Başa çıkılmaz…
Rüzgar dedi, tutunamazsın bir başına,
İnsanoğlu çiğ süt emmiş,
Ovasına inilir mi?
Ateş kesmez, laftan almaz,
Bile bile yanılır mı?
…
Küçük serçe koynuma gir.
Yağmur dedi, ıslanırsın,
Yeryüzünün tanrısı var,
Kul köle olmuş insanlar,
Sıcağımla yıkanırsın,
Serçe kardeş benimle kal,
İçince bir çocuk, kıpır kıpır,
İki sözle kalır mı barış?
Yüreciği özgürlüklere gebe,
Çırptı kanadını enginliğe
Kattı önüne rüzgarı,
Ağladı ardı sıra bulut,
Sesler, kanat sesleri takıldı,
Asılı kaldı havada,
Pır pır…
Hani diyor ya Usta’ nın kız çocuğu;
‘Kapıları çalan benim, kapıları birer birer,
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler.’
Kısık bakışları, titrek yüreği,
Öyle bir ruh ki içinde,
Anlamıyor serçe,
Söyleyin
Beyler,
Büyür mü mezar taşları?
Onlar ki ruhları bedensiz,
Bedenleri kafessiz;
Değişir mi yaşları?
Önce gökyüzü aldı başını
Yürüdü;
Bulutlar başı boş kaldı,
Gökyüzü ki, serçenin can yoldaşı;
Derisi kanadına gergef,
Yegane arkadaşı,
Ardından ayağa kalktı
Cümle incik boncuk,
…
Serçe yetim, kimsesiz çocuk,
Duvarları candan örülmüş,
Harcı can, tuğlası can,
…
Dayan, minik serçe dayan,
Savaşın rüzgarı uçurdu serçeyi,
Serçe yalnız, serçe perişan,
Dolanır durur dallarda,
Buz tutmuş yüreklere yuva kurdu,
İnsanın kendi eliyle öldürdüğü
Serçe,
Şimdi ağıtlar meydanlarda…
Korkudan tutulmuş dilleri,
Ateşte kavrulmuş gözleri,
Kavrulmuş da, küle dönmüş özleri,
Rüzgar geri döner mi ıslık çalsam?
Serper mi barışın küllerini evrenin toprağına?
…
Bulut geri döner mi haber salsam,
Döker mi incilerini, ardı sıra?
Ya serçe, duyar mı sesimi,
Şiirime adımı koysam?
Demek diyorum,
Böyle usta olurmuş şair;
Ancak barışa kucak açmış bir şiir,
Savaşa meydan okuyabilir...
Kayıt Tarihi : 2.3.2004 13:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Döker mi incilerini, ardı sıra?
Ya serçe, duyar mı sesimi,
Şiirime adımı koysam?
.............
Ancak barışa kucak açmış bir şiir,
Savaşa meydan okuyabilir...
yüreğimi kanattınız..tebrik ediyorum
TÜM YORUMLAR (3)