img src='http://img.blogcu.com/uploads/seraphoca_sss.jpg '
Merhaba,
Sevda bir coşkun nehir...Herkes, yüreğine sevda deyince yer açar.Açık olsun yüreğiniz sevda denilince akla gelenlerin hepsine.Bütün sevdaların kaynağı, bize insanı sevmeyi, hayatla mücadeleyi öğreten annelere ve babalara saygılar.Burada olmak isteyen herkes, gruba katılabilir. İstiyorum ki her konuda içimizi dökebileceğimiz bir platform oluşsun. Dileğim odur ki burada dertleri, üstesinden gelemediğimiz sorunları ya da içimizden taşan sevinçleri paylaşalım ve başka arkadaşların düşüncelerinde bulalım doğrularımızı ya da yanlışlarımızı. Her kim ki buraya bir selam verip gelmiş, hoş gelmiş.Dostça kalınız.
NOT: Hiç kimsenin mesajı -adaba ve edebe aykırı olmadığı sürece- silinmez ve grup huzurunu bozmadığı sürece kimsenin üyeliği iptal edilmez. SERAP HOCA 20.3.2005 tarihine ithafen 26.6.2005
BİR ZAMANLAR BİR EV VARDI
Ben çocukken bir keman sesi gelirdi
Yan evin bahçesinden
İhtiyar bir kadın gazel okurdu
Güneş direndikçe direnirdi batmamaya
İnce nağmeler sakinleştirirdi
Sonra kaybederdi kendini sarhoşça
Önce hiddetlenir kızıllaşırdı çehresi
Sonra biz derdik ki
Galiba aşkının meşalesi
Ben çocukken bir keman sesi gelirdi
Yan evin bahçesinden
O kadının daha güzelmiş gençliğinde sesi
Dostları varmış güzel sesli hafızları
Hepsi buradan yetişmiş derdi ninem
Kalbur saman içindeki Harput’un tarihinden
O zamanları hiç görmedim ama hissettim
Dolaşırken bağlarında ezgilerini dinledim
Geçerken hep köhne mezarlığın yanından
Şevket amcanın nargile içişini izledim
Bu evler renkliymiş bir zamanlar
Şimdi ise yorgun ve solgun gri bir renk
Sarar tüm sokakları çehreler
Bir zamanlar şair yetiştiren bu ev
Şimdilerde sokak şairlerini misafir eder
Duvarlara iki mısra yazılır
Ölüm kan ve şiddet kokar
Ben çocukken keman sesi gelirdi
Şimdi ise sadece ses geliyor
Çatırdayan ahşap merdivenlerinden.
Burhan Perkgöz
Anneme
ASİ OLSAM DA SEV BENİ
Anne, canı olduğum canım,
Sana ulaşsa da bu satırları okuyamayacağını biliyorum. Belki dilimin dönmediği, sözcüklerin sırasını şaşırdığı şu anki duygularımdan haberdar bile etmeyecekler seni. Ama gel gör ki içimde yosun tutan bu sevgiyi dışa vurmanın başka yolunu bilmiyorum.
Ruhumun yıkıntılarına iksir olan annem, seni o kadar çok… o kadar çok… o kadar çok seviyorum ki… Sana, senin için alışılmış şeyler söyleyemem. Birazdan sana söylemek istediklerimin hiçbirini yazmadan mektubum son bulacak ve ben kayda değmez diye bu satırları yırtıp atacağım belki de.
Kalbi en lâtif duygularla bezetilmiş ve tüm kainatı kucaklayabilecek bir muhabbetle tüm gönülleri güzel(i) zar eden kadın, biliyorum hiçbir duygu içindeki sevgiyi bastıracak kadar büyük olamaz. Sen böyle sevmeseydin, senden almasaydı sevgisini hangi oğul bu kadar sevip yüceltirdi çocuğunun annesini.
Bir sürur ki damar damar sarıyor gönlümü. İçimdeki denizler çalkalanıyor. Sana sevgimi ifade etmem için çocuğuna dokunuşundaki güzelliğe, duyguya sahip olmam gerekirdi.
Anne gökyüzü bile en berrak rengini çocukların gözlerinden çekip alırken, bana, emzirdiğin beyaz sütün gibi yeni ve en güzel kelimeler öğrettin, beni güneşin kahramanı yaptın. İçindeki o dupduru o masmavi mutluluktan, sevgiden oluşan gökler, karanlığına hapsolduğum zindanımı gülşene dönüştürdü. Ve bil ki gönlümdeki korkutucu karanlığı o gözlerindeki derin gülümseyiş aydınlatmaya devam ediyor. Ruhundaki bu şefkat hazinesi olsa olsa cennetten besleniyor. Yeryüzüne dağılmış bütün güller bir araya getirilse yine de tebessümündeki o büyüleyici, o ipeksi, o ılık güzelliği yansıtamaz.
En ufak sıkıntılarımda bile dualarınla zindanım altından ırmaklar akan bir cennete dönüşüyor. Suyun dudağa dokunuşu, yağmurun toprağa düşüşü gibi gözlerindeki o muhteşem umudu seyretmek… Sen ağladıkça kalbim inceliyor, ağlamayı seviyorum anne. Sen ıslak bir arzuyla sevdin ve gözyaşlarınla ıslattın gecelerimi… Geciken sabahlarımı ağlayarak bekleyen sen değil miydin?
Ciğerpâren, seni, senin kadar anlamasa da bir daha hiç ağlama anne. Biliyorum mutluluğum senin için dünyanın en güzel en büyük zenginliği. Ama anne! Bir annenin gözyaşları… Dayanılır gibi değil.
Meleklere yüceliğini veren kadın, Gayya’da susuzluğumu giderecek olan su, Gayya’dan çıkan yolum, ışığım, annem sendeki bu sabrı gördükçe günaha giremeyeceğimi bilsem adı sabır ağacı olan peygamberi silip atardım dudaklarımdan.
Tüm kadınların beğenisini kazansa bile, bir annenin takdirini yitiren bir evladın kazancı ne ki? Senin aşkınla okşandıkça bana yarenlik için kalbime sığdıramadığım kadınlardan bir bir arınıyorum. Ve eğer beni sevdiğin kadar bir şeyin ateşi içine düşmüşse; söyle, o ateşe odun taşıyayım, o ateşin odunu olayım. Yoksa bu borcu ödemeden nasıl can veririm? Seni bir gün üzmüşsem ve sen bundan dolayı beni bağışlamazsan biliyorum ki ben bedbaht ve kaybedenlerden olurum. Cennetinden mahrum yaşadığım her gün varlığım, bir cehennemi oluşturacak kendine.
Adı cennet olan kadın. Anneciğim, bugüne kadar hayat bana seni anlamayı öğretmedi. Fakat sen bana hayatı nasıl yaşamam gerektiğini öğrettin. Bir gün hesapta olmayan bir ayrılıkla beni yalnız bırakırsan ben ne yaparım, nasıl yaşarım?
Anneciğim, ayağının altındaki cennete sahip olmak için değil, sinendeki o kıyıları olmayan okyanusa sahip olmak için her damlasına bir gönlümü vakfediyorum. Asi olsam da sev beni.
01/07/2004
Behçet Yani
-
http://www.sinanoglu.net/
Bu site Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun resmi sitesi değildir. Bu site, Oktay Sinanoğlu'nun mücadelesini tanıtma ve yayma amacıyla, tamamen gençler tarafından kurulmuş bir sitedir.Bu site hiçbir siyasi görüşün ya da fırkanın destekçisi değildir. Hiçbir siyasi görüşü ilke olarak benimsememiştir. Bizim mücadelemiz ne sağ ne sol,ne komünizm ne de faşizmdir. Bizler tamamen, Türkçemize sahip çıkıp, dilimizi unutturmamaya çalışıyoruz. Bunun yanında Türkiye'mize dayattırılmış belaları gözler önüne serip, bunlardan kurtulma yolları arıyoruz. Bunun için de vatanımızın her kesiminden insanları seferberliğe davet ediyoruz...(Oktay Sinanoğlu sitesi yöneticileri.)
-
Kendimizce söyleşmelerimiz için 'Serap Olmayacağım' grubundayım.
Kayıt Tarihi : 26.6.2005 20:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Antolojiye bir daha girmeyeceğimden ve kurucusu olmadan grubun düzeninin devam etmeyeceğine inandığım için SERAP OLMAYACAĞIM grubumuzu kapatmak zorundayım. Üzgünüm. Hakkınızı helal ediniz. Serap Hoca 30.10.2009
TÜM YORUMLAR (4)