sensizlikle flört etmeyi, sen yokken sana aşık olmayı ve bunu yüreğimin en sevdalı köşesinde saklamayı ancak ve ancak sensizlik bilir! ! sensiz yaşamayı sensizlik bilebilir ancak..ne sen nede ben...
içinde bir sen var! sana bu zamana kadar dilediğin aşkı yaşatmamış, aşk nedir öğrenmene fırsat vememiş, meyvesini yedirmemiş bir sen var içinde...şimdi sen o içindeki senin ellerinden tut.bu güne kadar ne kadar üzdü o sen seni! kaç gecen baş ağrısıyla gecti o senle? hayatına bi renk katmadı o sen! siyah ve beyazın o dayanılmaz çekiciliğinin buzlarında kayboldu o sen..şimsi sen içindeki senin ellerinden tut! düşlerini içinde hep avuttun.kimi yarım kaldı, yaşanmadan bitti, kimiyse sadece bir düş olarak kaldı..şimdi sen içindeki senin ellerinden tut ve BENİM İÇİN ona bir gül ver..çünki ben seni o senle sevdim! ! !
sen o senin ellerinden tutunca içimden öyle nehirler akıyorki kendime.çünki o içindeki sen benim! ! en başında da bendim..şimdi de benim.sesini ilk duyduğum, sana ilk dokunduğum, hüznünle ilk tanıştığım gün anladım içindeki senin ben olduğunu! ! .içimde bu güne kadar başıboş nehirlerimin pusulası oldun sen.şimdi sen içindeki senin ellerinden tut ve ona bir gül ver!
yollara cıkıp umarsızca dolaşırdım, insanları aradım gözlerdeki anlamsız bakışlarda.olmam gereken yerlere gitmezdim inadına! diğer dünyalarda yaşayanlar ilgimi çekerdi hep.saçları belinde bir erkeğe sokaktaki insanlar küfür ederken ben onu takip ederdim, nerde yaşar, neyle ilgilenir? yönü ne diye.oysa olmam gereken yer türk toplumunun kabul edeceği yerlerdi.gözlerdeki anlamsız bakışların peşinde, olmam gerekenleri, yapmam gerekenleri unuttum.sıradışı kafelerde onlar gibi olmadan bulundum.pantolonum yırtık değildi, saçım darmadağın değildi..ruhum bunu yaşıyor ama bulunduğum mevki buna tersti! benim için pusulasız bir geminin kaptanı olmaktı, hep fırtınayla didişmekti bu masal.ne başlangıcı, ne gidişatı, nede sonu belli olmayan bi yolculuktu, yolculuğa neden cımıştım, ne zaman bu gemini kaptanı olmuştum kimse bilmiyor! ben bile...
sonraları salaş meyhanelere dadandım.yaşama umudunu at yarışlarına, sayısal lotolara bağlamış insanların arasında cok ayrıydım kendimce.çünki onlardan dadeğildim ben.ve bulunduğum yer onlardan üstündü! onlara akıl verebiliyordum.sarhoşken kurduğum bi kaç dostlukta onlara bazı öneriler, tavsiyeler veriyor, ertesi gün tavsiyemin ne kadar yerinde olduğunu öğrenince ortamdaki yerim daha da sağlamlaşıyor, mekan sahibine daha bi güven veriyordum.geberene kadar içiyordum artık..ceketimi salaş meyhanelerde bırakıp kendimi yollara vurduğum zamanlar gençliğimi de o ceket gibi o meyhanelerde bıraktığımın farkında bile değildim oysaki.ertesi gün işyerinde dünün gecesini hatırlamaz, uyuşuk, baygın baygın bakan bi devlet memuru olmanın haklı gururyla hayat yeniden başlıyordu amaçsızca, acımasızca...halen bulunduğum yere yakışır yaşamıyordum ama pusulasız bir gemiyle yolculuk yapmanın ve o gemnin kaptanı olduğuma inanmanın verdiği rahatlıkla ayaklar artık gideceği yeri kesinlikle biliyor.gene uçsuz bucaksız deryalarda, masmavi gökyüzüne açılacaktım aklında sadece oynadığı at olan bi kaç alkolik, esrarkeş muhabbetinde!
kendim hep bi şeyler arıyor! yeni bi gün yeni bi umut...aşk meşk yoktu gözümde.çünki rotam ne zaman ona sapsa zaten pusulası olmayan gemim batıyordu! acıkcası yokluğunu da aramıyordum.taaaaki bu geminin bu salaş meyhane köhneliğinde çürüdüğüne inanana dek! ! ! bi umut olmalıydı bi yerlerde! benimde topragın bağrını delip bi fidan ekebilecek bir avuç umudum olmalıydı! onu sulayıp yeşertmeliydim...bu fikir iyiden iyiye yatmaya başlıyordu kafama! ! kendimin elleri meğerse ne kadar sevgi dolu ve sıcakmış.ne kadar da sevmeye sevilmeye açmış.bi anne kucağına, baba ocağına, kardeş selamına açmış meğer kendi ellerim! ! ! kendimin ellerinden tuttuğumda cok geç kalmadım dedim içimdeki bana! yaşlı ve şefkatli bi azize korumalıydı beni hayattan, dertten, tasadan hatta hatta aşktan bile.sabaha kadar onun koynunda uyumalı, hiç kıpırtı yapmadan, başımda dönen melekleri rahatsız etmeden ruhumu ona teslim etmeliydim.içime yüklenen derdin adını bulmalıydım.aşksız yaşamak mı? her sevilme umudumun aşağılanark yerin yedi kat dibine gömülmesimi? uzun zamandır ana sıcağına hasret olmakmı? doğuştan beri gelen yoksulluğun beni ezmesimi? işte azizem ve melekler bana bi cevap vereceklerdi.belki hepsi diyeceklerdi, belkide yenilerini katarak bana sunacaklardı, fırından yeni cıkmış bi yemek buharında...
yine gidersen sığınağım kalmayacak..ezilecek hayat yolum..farmuarın dişlileri yerine oturmayacak..sevgilim....sen tutunca ellerimden ömrünün içinden akmak geliyor taa derinlerine! ! !
içimde dinmez yaralar azdı kanıyor, kanamıyor aslında sel oldu yakıyor, dağıtıyor gectiği yeri, seni! ! ! ! ama bir gün doğacakki...o günün yumuşacık tenine dokununca bütün yaralar derman bulacak kabuk bağlayacak.cook uzun boylu bi umutsun sen bana...bu umudun tadında her şeyi unuttur bana..kışın soğuk sularını, yazın derin uykularını, binlerce kere düşüp tekrar cıktığım uçurumları unuttur bana! ! bir kaleyi esir almak için surlarına tırmanırken üzerimize kızgın yağlar dökülse bile uslanmayalım...sevelim..sevelim..sevelim...cok sevelim birbirimizi! ! sen cok uzun boylu bi umutsun bana...senin için benmiş meğersem, sen benmişsin..tut içindeki senini ellerinden! ! !
doğayı sarmış, adam boyunu aşmış kar yığınları gibi seviyorum seni..bu kar yağdığında eriyor sellerim sana akıyor..ömrünün taaa içine akıyor tüm geçmişim, sevilmemişliğim...senin yangınınla üşüyor şimdi titrek ellerim..
külle karılmış günlerin tortususun yanan ömrümde.o kadar ağırbaşlı bi sevda olmuş, üflesen yenidenalevlenecek bi tortu! ! kötü dünlerimizi gerillalar vurdu, yatıyor yol ortasında! birazdan çöpçüler gelip leşleri toplayacak yüreğimden.mutlu yarınlarımızı menekşeler, lalelerle büyüteceğiz.uzaklardan odam kireç tutmuyoru söyleyecek anneler ninnilerinde bebeklerine! ve biz koyun koyuna mühür gözlüm seni elden sakınırım kıskanırım diyeceğiz sıcak yatağımızda geceyarısı sessizliğinde..
kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla sevdalım.yeni gün benim! ! yeni gün biz olma umudu.uzzuuun boylu umutsun bana! ! arkana bakma sakın! ! unut gerillaların vurduğu leşleri, lalelere basma o leşlere bakarken! ! ! o kötü anılara yakışan en güzel elbiseyi biz cok giydirdik onlara..sel gibi akan gözyaşımızla! ! ve onlara kefen oldu bu elbise!
seni hiç bi zaman sadece gözlerimle görmedim! ! hep içindeki senle gördüm seni..içindeki seni daha iyi tanıdıkçada geceleri sen uyurken daha cok bağlandı yüreğim sana.her gece saçlarını okşayarak uyuttum seni.yüreğim görüyordu seni! ! ! seniseverken içime yaşama umudu doldu, bi amaç oldu yaşamak.dünyayı sevdim seni severken.içten bir gülüşün ne demek olduğun anladım, tadının ne kadar dayanılmaz olduğunu tattım senle! ellerimi tuttuğunda patlamaya hazır bi volkan oldu hep yüreğim.içim yüreğime dar geldi.her an senin için bi şey yapma çabası doldu yüreğime.cümlelere sözlere sığdıramadım seni ve sevgimi.yetmedi bildiğim hiç bi şey bunu tarif etmeye.damarlarımda akan kana karıştın bir tatlı gülüşünle, içten bir sözünle.yüreğimin en derin yerlerini sana açtım, , oraları doldurdun ve sığmıyorsun içime..seni her yere koydum, gözlerimin içine aldım seni, sesime nefesime...
mevlana 'ne arıyorsan o sundur'demiş.demekki ikimizde sevgiyi aşkı arıyormuşuz..bunun uçar kaçar yanı yok.her an içimizi yakan bu sevgi yüreklere nasıl dolduysa! demekki biz sevmeye ve sevilmeye açmışız onu arıyormuşuz.pusulamız buyüzden şaşırmış hep...yanlış yerlerde yanlış zamanlarda yaşamışız her şeyi birbirimizi bulana kadar!
gel aşkım.bir nergis çiçeği getirdim sana.mevsim nerde baharsa oraya cevirelim rotamızı..SANA BAHAR GETİRDİM YÜREĞİMİN AVUÇLARINDA...bahar kokuluı bir çiçek olacağız seninle, doğa bile kıskanacak bizi! ! !
haritanın yırtılan yerinden kopalım hayattan senle.keşfedilmemiş diyarlara gidelim.havagazını ve pencereleri açıp kaybolmuşluğumuzun inandına sevşelim geceler boyu, hiç durmadan..nereye istersek oraya gidelim.mevsim bahar olsun, bizde bahar kokulu bi çiçek!
çoğu zaman beni ne kadar derin duygularla sevdiğini haykırdın bana.ama ben bunların bazısında ruhsuz biri gibi davrandım konuşmanın gidişatında.sebebi belliydi...bu güne kadar aşk serüvenleri ve hayat yüzünden hep kabuğuna gizlenen, korkak, sevgi yeteneksizi biri olarak yaşadım..yoksulluğum bunda en başlı neden di.sinemayı bile liseyi bitirdikten sonra tanıyan biri olarak hayata sosyal yönden ne kadar bağlanabilirdimki? ? senin normlarında hayata bağlanmadım hiç bi zaman.karnım toksa, yatacak yerim varsa mutlu bi insandım.şiir yazmak bi eksiklik olmadı yalnızlığımı tamamlayana kadar.sosyal bi insan olmadım diye bi boşluğa düşmedim hayat boyu.taaki istanbul macerasına kadar.demekki ankarada kendimce sosyalliğim kendime yetiyormuş, arkadaşlarım, ailem, hatta kendim kendime yetiyormuşum.şiir benim için sadece aşık olduğumda vardı..şiirler yazardım okul defterimin arkasına.ya öğretmen görüp yırtar atardı yada sadece ben okur bi gecenin karanlığına boğar giderdim..bunun dışında aramazdım hayatımda şiir yada resim müzik! ! kafama uygun bi kaç arkadaş benim için sosyal hayattı işte.yoksulların mahkum edildiği sosyal hayat bu olsa gerek! !
ve istanbuldaki 5 senem! ! ! tek kelime...YALNIZIM! ! ! ! !
bunca acı tek bi söze nasıl sığıyordu? bu sözü dudaklarımdan alıp kalbimi onunla parcalamıştım..rengi cok zarifti bu sözün.yarım kalmış aşkların tarifsiz esmerliğiydi bu! ! içime dolan binşlerce yüzdü bu tek kelime..
bu ilişkide ben o kadar suçluyumki bir bilsen: (((ne kadar acı cekiyorum bi bilsen? ben seni taaa senden önceki ıssız sessizlikte dinlemiştim.seni tanıyordum aslında seni yüreğim bilmeden önce.ve senin için ölecek tek insan yine bendim seni tanımadan önce! ! bilsen ne kadar çaresizim ben sana çare olamadığım için: (((((((sen soluk alıyorsun diye seviyorum hayatı şimdi..hayatına kendi eklediğin şeyleri keşfettikçe ıssızlığın sesi daha bi derinleşti, içimdeki sevgin daha bioturdu yüreğime! ! dokundukça çoğalttın, sevdikçe çoğaltıın içimdeki sevgini.konyadan her dönüşte otobüs beni senden uzaklaştırdıkça ben...senin ben için döktüğün gözyaşlarını topladım tekerleğin her dönüşünde..gece boyu gözyaşınla yıkadım hep yüreğimi o şehirden giderken seni orda bırakıp! ! ! oturduğumuz cay bahçelerinden, yürüdüğümüz sokaklardan, ıslandığımız yağmurlardan, seviştiğimiz her kuytu köşeden topladım seni otobüsün gittiği her kilometrede.
oğlumuza kızımıza yazacağın şiirlerle seviyorum seni..kitapçı vitrinlerinde kalan gözlerinle daldım uykularına..birde bana seviyorum derken içinde açan binlerce büyülü çiçeğe sarılıp uyuyabildim gecelerce, düşlerime dar gelen yatagımda...
Asla çözemediğim kurallarıyla beni hep dışına sürükleyen hayata yeniden tutunmaya çalıştığım tek yerin sana duyduğum bu derin aşk olduğunu biliyormusun? ... Kendimi değil, seni seçtiğimi biliyormusun? ...şimdi yağmurunda ıslanan çıplak bedenimi aldım ve kapında dileniyorum...yanıma usulca sokulup bana sarılmanı istiyorum bir daha ayrılmamacasına söz vererek...Ölüm o ısrarcı soğukluyla hemen arkamda duruyor. Korkuyorum seni saramamaktan ölüpte! ! neolur sıkı tut ellerimden.beni o soğuk rüzgarın kollarına bırakma sakın diye bütün suskunluğumla haykırırken gözyaşlarım kanımda seni topluyor yine! ! !
seni seviyorum' demek yetmiyor bana. sanki hiç sevmiyormuşum gibi geliyor. senin için yeterli olup olmadığını da bilmiyorum; ama beni tatmin etmediği kesin. Bu da beni çok yıpratıyor. seni sevmemeyi düşünmek, aklımdan bir saniye olsun geçmesi bile onulmaz bir yara açıyor yüreğimde. kendimi hasta, ya da oldukça sağlıksız ve güçsüz hissediyorum bu anlarda. Seni o kadar çok seviyorum ki, 'seni seviyorum' sözcüğü bunu ifade etmekte yeterli gelmiyor.Seni sadece sevmemeliyim. bunun yetmediğini bir şeylerin eksik olduğunu hissediyorum içimde. Sadece seni sevdiğimi biliyorum. Bunda en küçük bir şüphe oluşmuyor içimde. Bir rahatsızlık duymuyorum. Rahatsız eden, sanırım sözcüklerin yetersizliği, sana bunu hissettirememem rahatsızlık veren! ! haklısın, bunu bugüne kadar başarabilmiş değilim. ama bu beni yılgınlığa itmiyor; tam tersine azmimi arttırıp bu zorlu işi başarabilmek için güç veriyor.seni sevmenin girdabına kendimi teslim edip, kalbine doğru giden bu yolda bir yolcu olmak beni mutlu kılıyor. ben seni seviyorum. Sadece ve yalnız seni seviyorum.
acısıyla, yarasıyla, kapanmayanıyla bi aşk yaşıyoruz.istediğimiz oluyor yani...idam mahkumu bi suçlunun bin yıllık kelepçeleri gibi bağlandı yüreğimize bu sevgi.sanki perdeyi araladığımda karşmda senle dolu bi dünya olacak! ! ama bizi ne kısıtlıyor, neden böyle sorunlar yaşıyoruz, bunlar neden yaşanıyor? bunları aşalım artık..ben sadece seni istiyorum.içindeki beni seviyorum.içimde yaşayan yaralı seni seviyorum.içimizde birbirimizden önce karaya oturan aşk gemisini yeniden açık denizlere salalım ve umarsızca aşka doğru kürek çekelim istiyorum.mevsimin bahar olduğu yere gidelim, haritanın yırtılan köşesinden sıyrılalım artık! ! !
seni cok seviyorum sen sevenim........
28/12/2002
ayrılık öncesi! !
Kayıt Tarihi : 29.12.2002 20:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!