Hiç yaşanmamış sayıyorum sensiz geçirilmiş zamanları. Ölüyüm yokluğunda, varlığınla yaşıyorum.
Bu bekleyişin ardından sürüklenirken, umut rehberim oluyor, gözlerin güdülerimle oynuyor. Şakalaşıyorlar geleceğimiz üzerine. Seninle ilgili yaşanmamış ne varsa, senin manalarına katıyorum. Yaşanmışlar birer yol çizgisi, kaldırım taşı. Manalar T.C. Karayolları haritası. Kaset çalar'a bir kaset koyuyorum, yeni yıkanmış saç kokunu çalıyor. Yollar uzun, yollar acımasız, her bir adımım aşkımdan eksiliyor. Kavuşmaya binyıllar var, ömrüm yeter mi bilmiyorum. Yollar uzun, yollar aldatmaca, kıvrıla kıvrıla başka bedenlere çıkıyorlar. Soruyorum annem'e 'Anne daha çok kaldı mı? Gelmedik mi? '. Cevaplıyor: 'Geldik evladım, geldik, gelmeni hiç istemediğim yerlere'.
Dağları çiziyorum yollara, yeşil ovalara iniyor yollar. Yeşil gözlerinin üzerinde konaklıyorum. Kamp ateşi yakıyorum gözbebeklerinde. Aşk ateşi yakıyorum, kirpiklerinden çalı, çırpı toplayıp. Sonra kıvrılıp uyuyorum, fırtına öncesi kararmış bulutlar gibi üzerimi örten, saçlarının altında. Gözlerinin verdiği güvenceyle, ne bir haşere rahatsız ediyor beni, ne korkulu düşler. Ne gelecek, ne geçmiş... Ama uyanıncaya kadar tüm ömrü bu dumanlı ateşin.
Uyandığımda hiç yoksun, terkediyorsun. Rüyalarımda gelip uyanınca giden bir peri kızı mısın? Yoksa deli beynimin yarattığı boş bir imge mi? Korkuyorum bin yıllık bu öykü, birkaç bin yıl daha sürer mi? Uyanınca sönmüş olurmu bu ateş, bu maratona ömrüm yeter mi?
Hiç yaşanmamış sayıyorum sensiz geçirilmiş zamanları. Ölüyüm yokluğunda, varlığınla yaşıyorum.
Sen açasın diye şakıyorum her sabah. Solduğunda kırılıyor kanadım, ölüyorum. Soğuklar bastırıyor her ölümle. Sanıyorlar soğuktandır ölümüm. Sen her halükarda yılda 7 kez açacaksın. Yılda 7 kez doğup,7 kez ölen bir serçeye armağansın. Soğuklar vergi memuru, her ölüşün ardından cenaze levazımatçısı. Aşkımın %7 sini tahsil ederler devlet adına. Sonra gelip gübre niyetine gömerler cesedimi toprağına.
Soğuklar geldi diye sanırlar ya ölüşüm. Ölüşüm yokluğundan, ölüşüm sessiz, cıvıltısız. Üzerimi örten toprak kolların, bana sarılan köklerin. Efsaneyi sürdürmek için her açışında, sanırsın cıvıldayan hep aynı serçe. Yok aslında birkez öldü, binkez öldü. Sen duyduğunu sandığın sese açarsın yapraklarını. Senden başkası duymaz, bilmez, bilemez. Açtığını görenler susar, sen beni dinlediklerini sanırsın. Kabullenme sen öldüğümü sakın. Cıvıltım yüreğinde kesildiği zaman esas ölümüm. Kabullenme tek sorumlusu olduğunu ölümümün. Utanma dikenlerinden, lekeleme efsaneyi.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Kamp ateşi yakıyorum gözbebeklerinde..
hayal bahçen cok geniş..
Ne kadar güzel değil mi? Herkese özel hislerin var. Ve en önemli bu hisleri bugün bile kanıtlayabiliyorsun. Çok cicisin Çoook :)
Yasanmais yillarim var sensiz, gecirdigim asirlarim var sessiz... bir kac günüm var geride, onlarda sessiz ve sensiz... diyesim geldi.. yureginize saglik dost..
Ellerinize kaleminize,gönlünüze sağlık....
'seni hep affediyorum, beni edemiyorum..' çok güzel olmuş... daha neler var defter aralarında sakladığın.. :)
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta