Ellisinde geldin tekrar gurbete
Birşeyler bekledin burdan elbette
Değer mi çektiğin bunca zahmete
Niye yerinde durmadın be kardeş
Orada anayı bırakıp geldin
Karanlığa yoldaş, oldum her gece
Yıllardır doğmayan, gün benim işte
Maziyi yaşarım, ben hece hece
Unutmam unutma, dün benim işte
Mecnun ile kızgın, çöllere vardım
Gurbet, iyi hallerinin
Bitişini ben bilirim
Dikenli o güllerinin
Batışını ben bilirim
Tatsız tuzsuz aşlarının
Altı aylık bebek idim süründüm
Belli yaşa gelince de yürüdüm
Yirmisinde çile ile büründüm
Geldi de geçti bak, BENİM HAYATIM
Bir zamanlar, ekmek diye dövündüm
Hiç kimse sevmiyor asık yüzümü
Ben ki bir aracım alıp giderim
Üstüme binenin yoktur çözümü
Yolcumu derine salıp giderim
Ben de sevmiyorum işimi ama
Üniversitenin ilk yılı ve ilk günüydü, onu gördüğüm gün.
Allah'ım neydi bu, nasıl bir duyguydu anlatamam asla,
çocukluğumda seyrettiğim çizgi filmlerdeki bir prensesle kıyasla.
Öylece geldi geçti önümden,
baktıkça baktım ardından,
belikleri aşağı doğru sallanmıştı sırtından.
Ömrüm böyle geldi geçti
Sürünmekten bıktım artık
İçim kan ağlarken mutlu
Görünmekten bıktım artık
Dosttan aldım hep yarayı
Her yıl aynı çile aynı ızdırap
Hasretin yükünden gönlümüz harap
Bu derdime çare isterim yarap
Gözlerden yaş olup yine aktım ben
Tükenmeyen vedalardan bıktım ben
İçin için sana hep yandığımı
Herkes bildi canım bir sen bilmedin
Yağmura dönüşen gözyaşlarımı
Elalem sildi de bir sen silmedin
Geceleri ağlayarak gezdirdin
Ak mıdır? kara mı? diye sorarsın
Dünyanın tüm rengi, çıkar bilesin
Aşkmış sevda imiş kafa yorarsın
Seven sevdiğinden bıkar bilesin
Sırtında taşırsın onca senedir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!