Şenol Hoca çok Nûktedan bir adamdı.
Ne vâkit onu ziyarete gitsem
-“Şair Hoşgeldin” der çayı sevdiğimi bilerek bana açık çay söylerdi.
Masasında oturup saatlerce şiirden bahsederdik.
Şiir deryasından bilgi elması hediye ederdi bana.
Ne zaman yanına gitsem kütüphanesinden bir yığın kitap sıkıştırırdı çantama.
Eve gidene kadar taşıyamazdım fakât çantamda bir yığın altın olduğunu düşünerek sıkıca tutardım onu.
Zîrâ Şairlerin altından daha değerli bildiği tek şey kitap olsa gerek.
Şenol Hoca çok zengin biriydi o hâlde,
zîrâ kütüphanesinde binlerce altından kitap vardı.
Bazen aylarca gitmezdim yanına,
bana kırıldığını sanardım.
Fakât her gittiğimde yüzünde ki o masumane gülüşüyle karşılardı beni.
Çok severdim Şenol Hoca’yı.
Oda beni severdi bilirdim,
Şair Hoşgeldin deyişinden anlardım beni sevdiğini.
Şenol Hoca çok nazik bir adamdı.
Gitmem gereken vakit geldiğinde kapıya kadar eşlik ederdi bana.
Geldiğimde de ayakta karşılardı.
Yanına ilk gittiğimde masasının üzerinde darmadağın bir sürü kitap vardı.
Kütüphaneside karmakarışıktı.
Kendisi işlerini hallederken, dedim ki;
-Hocam dilerseniz bende masanızın üzerini toparlayayım, kitaplar darmadağın olmuş.
-Hayır sakın toplama! dedi
-Neden hocam? dedim
-Unutma Şair kız; Bir Şair’in kütüphanesi her zaman dağınıktır asıl sen orayı toplarsan dağıtmış olursun, dedi.
Yine beni kendisine hayran bırakmayı başarmıştı.
Dağınık masasının üzerinde hep aynı yerde duran bir Fes’i vardı.
Arada takardı onu saçları olmayan başına.
Ona bu fesin kıymetinin ne olduğunu sormuştum ve Hiçbir kıymetinin olmadığını söyledi bana.
Yine şaşkın bırakmıştı beni.
İşte Şenol Hoca böyle bir adamdı.
Kayıt Tarihi : 8.3.2019 01:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)