PALMİYELERİN KANADINDA GÜNBATIMI
Gerçek olmayan düşsel bir şey mi istediğim
Ötesi yok mu?
Bu dünyada garip garip ağlamak mıdır gerçeğim?
Yayılmış geceye nağmeler sazlar
Gönül türküsüyle vur beni aşkım
Yaralı yüreğim yar diye sızlar
Mehtaplı geceye sor beni aşkım
Acılar yüreğimde kor olup yanarken
Parlayan zümrüt taşı oldum taçlarda
Sabır taşı kaldı yerimde
Söyleşemeyiz.....
Benim Annem
Mezarının başından sonsuzluğa bakarken
Gittiğin günden beri nerdesin dedim annem
Gözlerimin yaşları toprağına akarken
İçimdeki seni sana anlatmak istedim İstanbul.
Bir kez gölge düştü yollarımıza.Bir film başladı ekip tamam kameralar çekime hazır.
Dalgalarla çarpışan siyah kaya ve siyah inci, martıların coşkusunu seyre dalıyor. Söylenecek sözler içten haykırışlarda sukut var. Uzaklarda rotası belli gemilerin yol almasını seyrederken, bu coşku seni adım adım gezmeye yönlendiriyor. Emirgan korusundaki muhteşemlikte devam ediliyor geziye. Lalezar ömrüm lalelerin kokusunu duyar olmayı arzulasa da pamuk gibi kar taneleri yağıyor üzerime. Doyumsuz lezzet kızarmış dondurmayla sıcak bir nefes oluyor içimde. Ey yedi tepenin aşıklar tepesi Aşiyan, senin kıyılarından geçerken sana da selam göndermeden yapamadım. Büyük yürekten aşıkların ölüm noktası. Acıttın içimi. Kız Kulesi’ne geçtiğimiz an iki kalp bir yürek seyre dalmıştık.Yıldız sarayından bir nostaljik ihtişamın var ki, kıyılarında ayaklarımı çırpındıracak kadar yakınındaydım.
Dönüş başlayacaktı ki, havuzda süzülen nilüfer çiçeklerine iki dilek attım Tek atışta çarpıştı yürekler.Toprağa düşsün istedim. Ömrüme sürgün versin, içimin toprağındaki korkak tohum. Ama ben ölü deniz o çağlayan nehir.Hedefi olmayan bir poligondu ellerimizdeki bulutlar. Gökkuşağının renklerine bürünmesi imkânsızdı. Siyah kayada başlamıştı mavi düşler. Düş meleğinin kanatlarında dolaşsa da renginde kalamadı. Karanlık çöktü çekim bitti. Uyanmıştım. Güzel düşler kısa sürermiş ama film yarım, Jön yalnız kalmıştı.
Ama gönderilemeyen mektuplar olmasın. Ben sana yazayım sevgili İstanbul. Sen ki, nice sevdalara kucak açan doyumsuz güzellik. Nice figüranlarla daha nice filimler çekilir yeşilliğinde zarafetinde ama siyah bir inciyle asla …
Herkes yatağında uykuda şimdi
Uyumadım seni düşünüyorum
Sen de unutmuşsun sevenin kimdi
Hüzünlü gözlerinin büyüleyen elâsı,
Yüreğimin yangını, hasretimin belâsı.
Perde perde açılır, kirpiğinin telleri,
Sevgimize gülümser yanağının gülleri.
Gönlümün hasretli ufuklarından
Sabahıma dönen Hazan Yaprağı
Ömrümün sonbahar bulutlarından
Umut olup inen Hazan Yaprağı
………..Rabbimi sevdim……….
Emir ve yasaklarına riayet ederek
Kulluğuna layık olmaya çalıştığım için
……Peygamberimi (s.a.v) sevdim…….
Sen güneşsin.aysın,nur üstüne nursun
Her yanım karanlık, dört duvar arasında kalmışım. Bitmeyen, çoğalan bir sis. Kime dert yansam benden beter, diller suskun, kulaklar sağır. Gönlümde aşk saati durmuş, kalbim beklemekten yorulmuş, dilimden düşmeyen eski bir şarkı, Nerdesin...?
Kadınlar zeki, erkekler yeteneklidir. Bir işi yaparken kadınlar dikkatle, erkeklerse düşünerek hareket ederler...
Hayat silgi kullanılmadan yapılan resim sanatı değil midir. Nasipsizlikler boyunları büker. Yükselir bitmeyen eyvahlar! ...Niye, kime, niçin? …Yaşanmamış yıllar, visale ermemiş eller. Gündüzün, gecenin vaktini ikiye katlayan gözyaşları... Göğsümde hissettiğim korkunç acı...Acaba kalbim mi, parçalanıyor? Gönüllere vuran ilk yansımalar...Bizken, sen ben oluverir...Gerçeklik olmadıkça yansımasız...Denizden su çekinceye kadar geçen zamanda aydan aşk dilenebilirsiniz..
Yaralı kuş gibi senin avuçlarının içinde gecenin düşsel ihtişamına sarılmışken, kalbim pıtır pıtır atarken, avucunu beni rahatlatmak için gevşettiğinde, dikkatli olmalısın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!