Sesin işler gibi bir şûh kanat gamlarıma
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş
Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi
Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Kenan AKYÜZ'ün Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi isimli kitabından yazdım şiirin aslını. Netten değil...
'Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken.' Bu dize, aynen böyle... Sonundaki noktasına kadar...
Bu dizede hata yok ki! Neden kabul görmüyor?
Bir ku şok şar / gi bi sen saç / la rı mı ok / şar ken.
ŞOK ulamalı... MI imaleli...
İlk okuyuşumda gözüme çarpan zihafı aradım. Yok. Haklısınız. İmale ve ulama çok...
Sesin işler gibi bir şûh kanat gamlarıma
Bu mısrada hata yok. Sanırım farkındasınız; şûh bir buçuk hece sayılır.
Yine biliyorsunuz, bu kalıbın ilk Feilâtün'ü Fâilâtün şeklinde, son Feilün'ü ise Fa'lün şeklinde yazılabilir. Yani mısraların kapalı olmayann ilk heceleri de hatalı değil.
Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken
Bu mısranın orijinalinde böyle olduğunu sanmıyorum çünkü her şey olur da hece artırılmaz.
Bir kuş okşar gibi sen saçlarım okşarken şeklindedir belki aslı (?)
Koklarım ellerini gülleri koklar gibi ben
Ellerini kelimesinin son hecesi imâleli...
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan
Ne zaman gençliğini yolda hırâman görsem
Eskiden pembe dudaklarda dağılmış bûsem
Toplanır leblerime bir gece dalgın dursan
Bu dörtlüğün tamamının sonları Fa'lün olmuş. Bu hata değildir. Kalıp buna izin verir.
Çehremi varsın o solgun seneler soldursun
Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam
Gençliğin böyle benimken kocamam hiç kocamam
Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
Bir iki ve dördüncü mısraların sonu yine aynı şekilde...
Saymadım, dört beş imâle var, arızadır ama zihaf kadar önemli değildir.
Ben zihaf görmedim.
Güzel şiir...
Senin İçin
Sesin işler gibi bir şûh kanat gamlarıma,
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş;
Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş,
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi,
Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken.
Koklarım ellerini gülleri koklar gibi ben;
Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi.
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nîsân
Ne zaman gençliğini yolda hırâmân görsem.
Eskiden pembe dudaklarda dağılmış bûsem
Toplanır leblerime, bir gece dalgın dursan.
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede
Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu.
Genç eder ufkumu hülyâlarımın genç kokusu;
Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerede?
Cebhemi varsın o solgun seneler soldursun.
Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam.
Gençliğin böyle benimken kocamam, hiç kocamam.
Rûhum, ölsem bile ben, sen yaşayan rûhumsun.
Cenab Şahabettin
Bu şiirin aslı budur.
Son kıta başındaki sözcük ÇEVRE değil CEBHE olup ALIN, YÜZ anlamındadır.
Fe i lâ tün / Fe i lâ tün / Fe i lâ tün/ Fa' lün (Fe i lün)
Bazı yerlerde ulama, imâle, zihaf var. Zorlanılarak vezne uydurulmuş. Sanki kırık aruz...
Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
Sevgilisine ruhum diye hitap ediyor,Bazılarıda canım diye hitap eder.
Şairce bir ifade.Bu şiir ben doğmadan evvel doğmuş.Oldukça güzel.
Allah rahmet etsin.Bir asır sonra bizim yazdıklarımızı okuyup rahmet dileyenler olur mu acaba.İnşaallah olur.
İlk dörtlükteki kafiyeleri bulamadığını söyleyen arkadaş şaka ediyor olmalı. Kafiye soracaksa korusu ve kokusu kafiye midir diye sormalıydı.
Gölgenin başka bir güneşi olur mu diye soran da şaka ediyor olsa gerek.
Öte yandan, bu aruz şiirdeki vezin hataları orijinalinde de var mı?
Ben de buna taktım. Kolayca giderilemeyecek gibi durmuyor çünkü.
İnternetteki hiçbir siteye güvenmiyorum, bende de kitabı yok...
Edebiyatta yerini almış ve tarihte kalmış hiç bir şairin olmadığı gibi, bu şairin de şairliğini, irdelemek, őğmek, yermek bana dűşmez. Ancak gerçekler ışığında yorum yapma őzgűrlűğűmű kullanmamdan da kimse gocunmasa gerek! Yorumcu/okuyucu olarak beni başta ilgilendiren şiirin kendisi. Pek yapmam ama şimdi birazcık şiirselliğe; şekle, akışa, bűtűnlűk sűzgecine ve saire bakmak istiyorum.
Pek çok kullanılan ‘bir’ ve ‘gibi’ sőzcűklerle şair bu şiirde, epey zorlamalı bir şiir çıkartmış… Şiir yűrkten gelir ama mantıkta buluşur ve bir ahenk oluşur.. Şiirin mantık ayağı pek zayıf.. Ne diyor?
Őrnek;
“Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma”
…
Gőlgenin bir başka ‘gűneşi’ olur mu?
Bir diğer őrnek:
“Gençliğin böyle benimken kocamam hiç kocamam
Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun”
Şiir kusura bakmasın ama bu kadar zorlama niye bire şair…Ve űstelik, şairin ruhu őlűyor ama sevdiğinin ruhu yaşıyor ve kendi őlműş ruhunda yaşıyor! Eğer bőyle değilde: “Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun” derken şiar şiirde sadece kendi ruhundan bahsediyorsa..bir insanda bir ruh olur; bir şiirde bir ruh olur, bir şairde bir ‘ruh’ olur…
Bu ruh nasıl bir ikilem içindedir ki bőyle adeta ekstra ‘ruh’ çağırıyor gibi...
Mesele derseniz őzű itibariyle şairin temeli insan oluşudur, insansa ancak o insan yurdunu yűrkten sevebilir. Eğer kişinin dűnya gőrűşűnce onun yurdunda yanlış yőnetim, yanlış yasa ve kanunlar varsa, ve yanlış insanlar yurdu yőnetiyorsa kişi nihayetinde o yanlışlıklarla savaşır ama yurduna sırt çevirmez, hainlik etmez.
Kişi űstűn yetenekli şair olsa da, devlet adamı ya da filozof artık neyse yurdunun istila edilmesine gőz yummaz; onun o zaman yapacağı ilk şey halkın őzgűrlűğűne, yurdun bağımsızlığina, aşıkların őzgűrce kendi yurdunda ele ele dolaşmasında şiir ilhamına; duaya durmak, dağa çıkmak ya da uyuyabiliyorsa o ilhama uykuya yatmaktır. Budur bence yűrekle mantığın balansı…O yoksa siz şair olmuşunuz halka ne! Şair elini sallasan ellisi..binlerce.. Őnemli olan insani normlarda/őzde ve yurt sevgisinde paylaşımcı, eşit yűrek taşıyıp, mantıkta buluşan, dűnya insanlarına kardeşçe bakan kőkte őzdeşleşmiş şiir ve şairde..
Saygıyla..
evet çelişki.. biliyorum...
karşılaştırmamak lazım..
ama gönlüm Fikret'ten yana...
Edebiyat.. geçmişin perdeleri aralandıkca zamanda yolculuğa çıkmak şiirlerle, yaşanmışlık tarihin derinliklerinden muhteşem manzaralar sunuyor. ve edebiyat.
Mehmet Bey,
gülüşünüz çok muzipçe...
C.Şahabettin mutlaka okunmalı... Haşim'in hazırlayıcısı ve habercisidir..
sembolizmin öncüsü...Fikret resime...Cenap müziğe önem vermiş..
her şairin yeri başkadır... karşılaştırmak pek doğru değil.. Fikret daha üstündür..
30 yıl önce okumuştum bu şiiri....
'Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.'
bu mısraı hiç unutmadım...
Bu şiir ile ilgili 52 tane yorum bulunmakta