Başka bir zaman olsa, otobüsün tekerleklerinin dibinden, sonsuza gidecekmiş gibi kilometrelerce uzayan yeşilliğe hayran kalabilirdim.
Hatta; o yeşilliği hoyratça yırtan asfaltta seyreden otobüsten inerek, çoğuna aşina olduğum otların, yaban dikenlerinin, papatyaların, gelinciklerin arasında dolaşabilir, bundan da korkunç bir zevk alabilirdim.
Hiç görmediğim otlara, çiçeklere tarla böceklerine bakarak neden daha önce göremedim diye hayıflanarak günler belki de aylar geçirebilirdim.
Aldırmadan paçalarımın ıslanmasına; gözelerden güneşte yanmış tenimi
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum