Her yerde Tanrı’nın kulları- sanki mitolojik canavarlar-
Hüsn-i sûret-in firari, hüsran dolu, sayma aynalar
Ben senden kışları bildim, belki seni beni bağışlar
Pespembe açmak için baharı bekleyen goncalar
Susturma, sonuna kadar süren gerçek aşklar
Ömrün ömrüme gülüm, bir talihsiz gülenim yar
Gurbet yollarında gözüm, yaş elin elimde ağyar
Yollarda sıralı dağlar, hani kiraz dudaklı çocuklar
Eyvallah! Dünya bir kadeh olsa, saki olsa bulutlar
Bağrımıza deryadilli kırmızı yağmur boşaltsalar
Ayrılığı içimize yağdıran sitem, hüzün kâr
Hem özlem denizin, anadan üryan dalanlar
Gönül kapısını aşındıran bir kızgın dalgalar
Gökyüzünü pir kulaçlarla adımlayıp aşanlar
Hülya şarabından sadece bir yudum yudumlar
Senin bir ince sesin var aşk, çalkantılı ayrıntılar
……………………………hiç mutlu olamayanlar
………………………………...yanıp, yakılan onlar
……………NİL, susuz kalmış, susamış çobanlar
Uzamış ALAZ sevgilinin kirpiği, daha neler yazar
Kayıt Tarihi : 16.1.2013 11:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!