özümle yıktım askerlerini
liğme liğme şimdi etleri
gözlerine bulandı
kan ceken
saklayandı
şimdi sen
kutsal ana
mabedine saldıran
bu ölümden korkmaz
sevdalara aldırmaz
bu asker
bu derviş ile ne yapacaksın
ahhh sen değil
ölüm bile onu anlamaz
ihanet ettin tarihe
yalan yazılsa bile
şimdi
baba tanrı kolunda mı
nerede bıraktın adamını
nerde kellesi
nerde şimsekleri
nerde
omuzuna taş verdiği efendisi
sen
kadın
yumuşak başınla
sert kaya parçalayan
sakla çocuklarını
ölüm var
bizden ileri
bizden geri
şimdi mızrak hepsinin elleri
ağu kadar düşleri
bir bir yıkacak kaleni
saklanma
madem ki kader dersin
ilmine çıra sürmeden
bilgim
ve öldürdüklerimden güçlüyüm
onları ben var ettim dersin
işte o zaman
işte o zaman
sen ölümü hakettin
ıssız çölde selam vermediğin
ağacın gövdesi içinde
yolun basında belki
yeşil otun içinde
hangi böceği sevdin
güzel değildin
güzelleri istedin
şimdi
yağız delikanlılar
kucağına bakar
sen taht yaparsın uzun saçlarına
tok dokunuşlarınla
kaç kol kırdın
sular akça
zehir attın
pişman mısın
o ki zehir sürdün yüreğe
acıma
ve deki
ben aşk istemiştim
ben sevmiştim
kızımda sevmiş
nerden bilecektim
ve oğlum
ölüm istemedi benden
özgürlüğü çaldı elimden
kibele
anadolum kadar tanıdık
anadolum kadar açsın ona
çayır çimen kokulu
burnu yamuk
çiğ tutan saat
liman kapanması
geç saat
işte
çıkar karşına
kan kusturduğun insanlar
hesap sorar
tapınak yıkarlar
| devrim su kadar lazım insana..tazelenmek kurumuş dal kadar yeşermek |
hangi yangınla yakarım
hangi ateşle kutsarım
bir kök geliyor
lüğat
ve tarih
ve şan şöhret yokken daha
kutsal doğmamışken
biz vardık toprakta
dön
kibri bırak
bitti görevin
yeter artık
bu denizi kirlettiğin
o ki
kale durmaz karşısında
o bizim aslanımız
kılavuzumuz
o varlığımız
o başkanımız
o padişahımız
dayanamaz işte
seytan ve burçlarınız
yıkacağız
kötü keşilmiş taşlarınızı
çocuklar büyüyor
nasırları sabırlı
dağ taş un
diclemde
fıratımda
kızılırmağımda
biz yıkanıp temizleneceğiz
| hayali kahramanlarınız kağıtlara biz çizip biz sileceğiz
biz gerçeğiz ve çelikten keskiniz. biz hissedeniz |
şimdi gitme vakti
iri meme
zor düşman
kulu
doğudan batıya dönenin
zift süreceğiz gözlerine
topraktan yaptık seni
kiline su
toprağına döl
kibrine us
şekline hayat koyduk
fetbaz güller açtın
şimdi onlarla öl
unutma
şimdi dön yurduna
al çocuklarını
dokunma umuda
az kalan can değil
çok kalan yol
döner ehil içinde
her şey
yürekte
sevdada
şimdi yıkılacaksın
bekle kibirli kale
tek bile olsan
mutluluk vermedin bize
ve bedduamızdır
yüzün gülmesin seninde
13.09 2004
*kibele; Tek tanrılı dinlerden önce insanlar çok tanrılı inanışlara sahipti. İlkel insanlar doğada gördükleri ama açıklayamadıkları güçlere tanrılık atfettiler. Gökyüzü, yıldızlar, ateş, Güneş ya da onları etkileyen herhangi bir doğa gücü onlar için tanrısaldı. Bilinen en eski inançlardan biri “ana tanrıça” kültüdür. Doğurganlığı, bolluğu ve bereketi temsil eden ana tanrıça fikri, isimleri bölgelere göre değişse de aynıydı. Kibele, Artemis, İştar, Astoreth ya da İnanna, ana tanrıçanın isimlerinden yalnızca birkaçı. Çok tanrılı inanışların en çok bilinen örnekleri Eski Mısır ve Eski Yunan’da karşımıza çıkıyor. Doğa güçlerinin kişileştirildiği bu dinlerde her tanrı ya da tanrıça ayrı bir gücü simgeliyordu. Eski Mısır’da Osiris, İsis, Seth, Hathor, Ra, Amon gibi büyük tanrıların yanında firavunların da tanrı olduğuna inanılırdı. Eski Yunan’daki belli başlı tanrıçalar ve tanrılarsa Zeus, Hera, Apollon, Poseidon, Hades, Afrodit, Hermes idi. Benzeri çoktanrılı inanışlar farklı tanrı ya da tanrıça isimleriyle dünyanın her yerinde görülür. Eski Türklerse şamanist inanca sahipti. Buna göre iyiliğin temsilcisi, en büyük tanrı olan Gök Tanrı’ydı. Kötülükse, yer altında yaşayan Erlik Han adıyla kişileştirilmişti.
Tek tanrı inancının yerleşip yaygınlaşmasıyla bu dinler terkedildi...
kaynak:bilim ve teknik yayınları
*catalhoyuk civarindaki yontma tas devri kalintilarinda rastlanan, insanliga bereket, bolluk ve can verdigine inanilan (tabii eski zamanlarda) , matriarsik toplumlar hakkindaki dusuncelerimizi degistiren, ve degisik donemlerde degisik isimlerle anilan (mesela cybele, kybele, kubaba) varlik.
bkn; eksi sözlük
777. şiirimle varacağım yere vardım..iç sesimi paylaşanlara selam olsun..beğenenler sağolsun beğenmeyenler benden daha güzel yazsın mutlu olsun..bundan sonra yazacaklarım kendi kendime sohbetin derinleşmesi olur ancak..ya da iplemediğim zamanı değerlendirmek..insandan yana ısrarla beklediğim bir şey kalmadı ne olacaksa kendiliğinden olacak..bu birazda zirveye çıkan dağcının hissettiği boşluk gibi..yeniden bir hedef lazım yoksa durağanlık çöküyor..amaçsızlık gibi bir şey..selam ve saygıyla..
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 18.10.2004 19:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!