Seni tanımadan önce, ciğerlerimle nefes alıyorum sanıyordum.
Rüzgâr esiyordu, ama yüzüme değmiyordu,
güneş doğuyordu, ama içimi ısıtmıyordu,
şehir kalabalıktı, ama ben yalnızlığımın içinde
yankılanan bir boşluk gibi susuyordum.
Nefes… yalnızca nefesti,
göğüs kafesimde inip çıkan bir yorgunluk,
bir borcun ödenişi gibi
sıradan, mecalsiz, sessiz.
Seni tanımadan önce, ciğerlerimle nefes alıyorum sanıyordum.
Sonra geldin.
Bir bakışınla havanın rengi değişti,
bir dokunuşunla ciğerlerime dolan boşluk doldu.
Sana kadar sadece soluyordum,
ama seninle yaşamaya başladım.
Gözlerin bir pencere açtı göğsümde,
ve ben öğrendim ki;
nefes almak, içeri seni buyur etmekmiş aslında.
Seni tanımadan önce, ciğerlerimle nefes alıyorum sanıyordum.
Şimdi biliyorum,
her nefesim sana borçlu.
Ciğerlerim değil, kalbim şişiyor seninle,
oksijen değil, sesin doluyor damarlarıma.
Yeryüzünde yaşamanın kanıtı
akciğerlerimin iniş çıkışı değilmiş,
birinin varlığını içimde duymakmış.
Ve ben, sana kavuşunca anladım:
nefes dediğin şey, göğüste değil, aşkta atarmış.
Seni tanımadan önce, ciğerlerimle nefes alıyorum sanıyordum.
Şimdi, yokluğunu düşününce
havada binlerce boşluk birden açılıyor.
Sen olmayınca nefes almak,
boş bir odaya cam açmak gibi;
hava giriyor ama hayat girmiyor.
Ve ben artık biliyorum,
ciğerlerimin değil, adının ihtiyacı var bana.
Seni tanımadan önce, ciğerlerimle nefes alıyorum sanıyordum.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 04:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!