Beni sevmediğini,
hiçbir zaman sevmeyeceğini bildiğim anlar var...
O anlar—
gökyüzüne bakarken anladığım şeylerle aynı:
bu sonsuzlukta
ne kadar küçük ve ne kadar çaresizim…
Senin güzelliğin de
aynı duyguları getiriyor içime.
Bir bakışta mavilere karışıyorum,
bir gülüşte karalara.
Her kelimen suya atılan taş gibi
çember çember büyüyor içimde.
Nereye gitsem,
çocuksu sesin kulağımda
yarı karanlık bir şarkı gibi.
Ve o koku—
kendine has,
aklı zorlayan,
delilikle sınır çizen o koku...
Ve gözlerin…
Esmer bir akşamüstünün
serin hüznü gibi gözlerin.
Baktığım her şey,
duyduğum her ses
"seni sev" diyor bana.
Ama ne garip,
uzaklaştıkça daha çok yaklaşıyorsun,
yaklaştıkça da uzaklaşmandan korkuyorum.
Belki…
hiçbir zaman söyleyemeyeceğim sana
"seni seviyorum" diyemeyeceğim.
Ne sana…
ne de senden başkasına.
Bazen kendime bile itiraf edemiyorum.
Çünkü,
biliyorum ki söylediğim an
bu büyü bitecek.
Her şey dağılacak.
Kendini kandırmak zor iş,
bilirsin.
Ama ben yine de
"çok sevmek" deyip susuyorum.
Aslında…
korkum sevmek değil,
sevilmemek.
Küçük aldanmalarla
kendimi avutuyorum.
Sen de belki aynı korkularla
bakıyorsun bana
habersizce.
Seni sevmek…
alabildiğine,
delicesine,
hiçbir şeyi umursamadan sevmek.
Ellerini tutmak…
o derinlere birlikte inmek…
seninle
ve sensiz bile
yine seninle kalmak.
Ama sonra,
her şey içime çökerken bile
sana bunu söyleyememek…
susmak…
susmak…
korkudan ölünceye kadar.
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 23:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)