Seni Seviyoruz Filiznur / Özlemin Ağrımd ...

Serap Demirtürk
845

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım




Yitik Gazelim

Tamamını Oku
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:52

    BirDeli/Muammer Çelik
    Danimarka
    Bay, 45

    22.7.2004 01:55
    Bir NUR-FILIZ'lenir siir bahcesinde /
    dizeleri gül yapragidir /
    gülün ortasinda bal barinagidir....

    Siirlerini ilk gördügümde 'BU NE SICAK BIR YUREK LAVLAR GIBI' demistim ve o sicakligi hic kaybetmedi. Hep sicak kalsin diliyorum

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:52

    Arif BALTACI
    İstanbul
    Bay, 24


    2.11.2005 04:29
    Filiz Abla bu sitenin yön gösterici şairlerinden... Desteğin için saol ve sakın biryerlere gitme abla...

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:51

    sahika65
    Kastamonu
    Bayan, 40

    7.10.2005 20:11
    Canım Arkadaşım,Şiirdaşım,Yoldaşım,Gönüldaşım,çocuklarımın en sevgili Teyzesi,yüreğimdeki özel çiçek.
    Ömrün uzun,şiirin bol olsun.
    Allah seni çocuklarına ve bizlere bağışlasın.

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:51

    krizalitt
    Mardin
    Bay, 45

    7.10.2005 17:13
    Bir koridordan geçerken rastladım.18 Yıllık Yol arkadaşım.hep var ol,Dualarınla ve yazdıklarınla.Şahitiz.Işık ve Sevgiyle.
    Krizalit

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:51

    İbn-ul Hattab
    İstanbul
    Bay, 23

    23.8.2005 10:03
    O tam bir aşk kadını! ..

    Selâm ve Duâ ile

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:51

    Necmi ÜNSAL
    İstanbul
    Bay, 40

    29.3.2005 00:22
    Sevgili Duygu yüklü Şaire kardeşim Filiznur!

    Şuna inanınız ki Antolojide ilk tanıştığım dostların başında geliyorsunuz. Şiirlerini zevkle okudugum usta bir şair, yüreği sıcacık ve sevgi dolu bir Anadolu insanı olduğunu içimden gelerek ifade etmek istiyorum....
    Şiirlerinin her bir dizesinde güller misali gönül gönül açan,
    Yeri geldiğinde zülme ve zalime asla meyletmeyen bir şahsiyet olduğun apaçık aşikar.
    Ayrıca, yazdığın muhteşem, nadide eserlerden de görülüyor ki tam bir usta olduğunu kanıtlamış olduğunu söylememin çok ta önemi olmasa gerek.

    Cenab-ı Hakk ömrünü uzun etsin ki çok yaşa ben de göreyim.
    Nice duygu ve mana yüklü şiirlerinle gönül dünyamı öreyim.

    Sonsuz âlem adına mısra direnişçilerine selam olsun.

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:50

    ADULERA
    Mersin
    Bay, 41


    14.10.2004 16:20
    yeni tanıdıgım bir şair


    bayandan şair olmaz diyenler
    utansın

    kocaman yürekli hemide

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:50

    alacaçakır~
    İstanbul
    Bay, 28

    19.9.2004 21:40
    kelimeleri,
    bembeyaz A4 kağıdından hazırladığı pistte,
    birbirine sevgi ile yapıştırıp;
    her birini adı ile nurlandırıp,
    birde üstüne hiç bitmesin diye zamanı durdurup,
    dans ettiren şair..

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:50

    Necmi ÜNSAL
    İstanbul
    Bay, 40

    16.8.2004 19:12
    NEREYE GIDIYORSUNUZ FILIZ HANIM?

    BiZi BÖYLE YETiM BIRAKIP GURBET ELLERDE...

    iNSALLAH CABUK DÖNERSINIZ.....

    SELAMLAR





    Necmi ÜNSAL
    İstanbul
    Bay, 40

    3.8.2004 18:37
    SiiRLERi

    MANEVi iKLiMLERi SOLUKLAYAN,

    ATiYi ÜMiD HALE GETiREN DiZELER DERYASI..

    GÖNLÜ GENiS,

    UFKU GENiS SiiR / SAiR DOSTU.....

    SELAM OLSUN SANA EY SiiR CAGLAYANI...

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk 15.11.2005 - 14:49

    BİR ŞAİR, BİR YORUM / A.Ş. ÖZDEMİR

    - Filiz Nur’un Şiirleri Üzerine Bir Deneme

    Hemen hemen herkesin “şair” olduğu bir ülkede, bilinen şiir ve şairlerin sayısı –maalesef - iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Bu konuda anlık, çok okunan şiirlere bakarak bir değerlendirme yapmak yanıltıcıdır. Çünkü, gerçek sanat eseri, zamana dayanabilen ve her dönem taze kalıp “eskimeyen” dir. Çağlar ötesinden çağlara seslenendir yani… Başka bir ifadeyle: günübirlik, “moda” “çağdaş”, “modern” anlayışının hükümran olmadığı eserlerdir kalıcı olanlar… Anlık ve çok okunan şiirlerin bir kısmı “18 yaş şiirleri” gibi, ufak bir rüzgârda savrulup kaybolurlar. Zamana dayanıklı değildir onlar…
    Herkesin bir şiiri var elbet. Herkes kendi şiirini yazar. Bu yüzdendir ki, şiiri belirli bir kalıba sokmak, belirli biçimler ve kurallar içerisinde ele almak, doğru bir yaklaşım da sayılmaz. Kesin tanımı dahi yapılamayan bir tür için, katı kurallar koymak kimsenin haddi değildir. Şiir gül bahçesi gibidir. Her gülün rengi, rayihası, biçimi, yaprağı, dalı… farklı farklıdır. Bu fark, çirkinleştirmez bahçeyi; aksine çeşitlilik, çeşnilik katar ve güzelliği doruk noktalara ulaştırır. Burada sorgulanması gereken “gül” adına bahçede var olanların, gül olup olmadığıdır.
    Şunu hemen belirlemekte fayda var ki, maalesef bu bahçede “bitki”(!) çok; ama “gül” olanına ender rastlıyoruz… Şiir olma iddiasında olan bir çok yazılı metin, şiirin sözlük anlamı olan “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi.” tanımlamasına bile yaklaşamamışken, bu yazılı metinleri yazanların şairliği de elbette söz konusu olamaz. Şiir duyguların, düşüncelerin “gül gibi” anlatımıdır.
    Şairin ruhsal dünyası sıradan insanınkinden çok farklıdır. O, serseri ruhlu olduğu gibi; atak ve çevresinde yaşanan olay ve olgulara karşı duyarlı biridir. O, herkesin yaptığını yapan, söyleyen değil; kimsenin yapmaya cesaret edemediğini yapandır. O, kelimenin tam anlamıyla bir savaşçıdır. Cesaretini de korkularını da uçlarda yaşar. Ne korktuğunu saklar, ne de cesareti ile övünür. Çok karmaşık ve anlaşılmaz sandığımızda bile, şairin kendi içinde son derece dengeli ve uyumlu oluşu bir başka özelliğidir. Ancak, bu dengeli oluş, çılgınlıklar yapmasının önünde asla engel değildir. Yanmaktan korkmaz şair. Elini ateşe sokmak, onun için son derece olağan bir davranıştır. Bir kıvılcımla parlayacak kadar heyecanlı, bir tek göz yaşıyla sonsuz duygu yoğunluğu yaşayabilecek kadar da hassastır.
    Şiirle ilgili böyle –uzun- bir girizgâhtan sonra, gelelim Filiz Hanım’ın şiir dünyasına, şairliğine… Şiir hakkında ahkâm kesip, “üstad”(!) havalarına bürünmek gibi bir ukâlalığa düşmemeye çalışarak, şairin şiir dünyasına kendi perspektifim açısından, notlar düşmek isterim:
    • Şairimiz, bildik sözlerle, güzel söz dizimi oluşturmanın şiir olmadığının farkında ve şiirlerinden gördüğüm kadarıyla da O, bundan özenle kaçınmakta. Yine, şiirlerinden sezdiğimiz kadarıyla, (şiirlerinin çoğunluğunda) imgelerle anlatmayı seviyor ve bu tarzı kullanıyor şairimiz. (Bunun yanı sıra yalın, açık, sade anlatımlı şiirleri de azımsanamayacak kadar var.) Zaten hangi tarz olursa olsun, mühim olan gerçek mânâda şiir olması değil mi? Siz gerçek şiiri bulamadıktan sonra, tarzın ne önemi var? ...
    • O, şiirlerinde bir de bakıyorsunuz ki, yeni söz dizimleri ve deyimler üretmiş. Bu yönüyle, dile yeni anlamlar kazandırıp onu geliştirebiliyor. Kısa ve özlü söylemler var onun şiirlerinde; yani az söz dizimiyle çok şey anlatıyor. Bu, bir şair için çok önemli bir meziyet: Kısa ve öz bir söylem; gereksiz sözlerden kaçınma…
    • Şairimiz, kimsenin akıl edemediği, etse de dillendirmeye cesaret edemediği, biçimde dili kullanmaktan çekinmiyor. Olmayacak sözcükleri yan yana getirip onlarla bir melodi, bir ritim içinde anlama varmasını biliyor.
    • Filiz Hanım’ın şiirlerinde görülen önemli bir özellik de kimsenin göremediğini görüp söylemesidir. Şiirlerinin bazılarını okurken “Ben bunu fark edememiştim! ” diye iç geçirdiğiniz oluyor. Bazen de O, herkesin söylemek isteyip de bir türlü ifade edemediğini, özgün kalıpları içerisinde dile getirebiliyor. Bunlar için de çoğu kez: “İşte, ben de bunu demek istiyor; ama bir türlü kurgulayamıyordum! İçimdekileri ne güzel anlatmış! ” diyorsunuz sessizce.
    • Çok özgün bir şairdir O… Sıradan olmadığı için, kullandığı dili de, biçimi de kendine özgü ve özgündür. Şiirlerinde çoğu zaman gündelik dili kullanmaz; kullanırsa da ona olduğundan farklı bir anlam ve içerik kazandırarak kullanır. Bu yüzden söylemi ahenkli ve ezgi yüklüdür O’nun.
    • Taze kalmasını başaran, ufuklu bir şairdir Filiz Hanım… Bunu, birçok şairin düştüğü yanlışlıklara düşmeden yapmıştır. Taze kalmak adına şiiri anlamsızlaştırmaz; ne idüğü belli olmayan, sırf farklı olsun diye katletmez şiiri. İşte bu yüzden, onun şiirleri hep bir “civan” dır. O, şiirlerindeki bu dinginliği, sürekli ruhunu onarmasına borçludur belki de… Kendiyle durmaksızın hesaplaşmayı, sorgulamayı ve “yusufî kuyulardan ayaz gülüşleri çıkarmayı” başararak, kendini yenmiş ve hep “civan” kalmıştır.
    • Şiirleriyle erdemlice süslediği “münzevi bir vazo”su vardır O’nun… Bu vazoda; güzellik adına, herkesin aradığını bulacağı bir renkler cümbüşü, her neviden kır çiçeği, rayihaları tüm mekânı kaplamış güller vardır. Sevdalı sularının şakırtılarını, sessizliğin sesini, fısıltılarla söylenen çığlıkları işitirsiniz bu münzevi vazoda… Durmaksızın; ıpılık, yumuşacık, “münzevi” dünyasından yüreğinize şiirler üfler... Canlanırsınız, sizin de yürekleriniz “bir hoş” olur da kopamazsınız, yaslanırsınız O’nun şiirlerine… Bu, sadece bir başlangıçtır oysa “sadece nefes ısınması değil / bu tebessüm / bu göz ısınması.” dır…
    • “Edeplice üreten, helâl ölçeklerle bölüşen, karşılık beklemeden seven, yeni sözlerle bugünü yarınlara taşıyan” bütüncü bir şairdir O… Bildik, tanıdık sözcükler O’nun dilinde daha bir güzelleşerek çıkar karşınıza. Sarar sizi… Soğuk şekiller, harfler can bulur şiirlerinde ve içten içe konuşur sizinle…
    • Herkesin yüreğine dostça gülümseyen, her kesimi hoşgörüyle ve derin bir muhabbetle kucaklayan bir gönül vardır bu şiirlerde... İçten içe kanayan, sızlayan, inleyen; ama bu hâli çileye soyunan bir derviş edasıyla karşılayan, mistik bir hava –yoğunluğuna- hissedilir şiirlerinde.
    • O, şiirlerinde almak için boyun büküp, el – etek öpmez; ama vermek için yüreğini ortaya koyar. Aldığını da -“Dilenci” şiirindeki sema yapan semazen gibi- Hak’tan alır ve halka dağıtır. Şairle okuyucunun bütünleşmesi, paylaşmasıdır bu…Bu yüzden onun şiirlerini okuyunca, yüreğiniz kocaman kocaman olur da gönlünüz zenginleşir.
    • Şiirlerinde; sevdası uğrunda çöllerde kaybolmayı da, dağları pençeleriyle delmeyi de, ebedî bir özlem içinde çatır çatır yanmayı da seve seve kabullenen bir yüreği görür ve ona dokunursunuz… Onunla hüzünlenir, onunla ağlar, onunla yıldızları koparırsınız gökyüzünden…
    • Yazdıklarından çok okuduğu da anlaşılıyor şairin. Eğer öyle olmasaydı, bahse konu bile olmazdı şiirleri. Çünkü, “İlimsiz şiir”, “fos” cevizler gibi kuruyup düşmek zorunda kalırlar.

    Filiz Hanım’ın şiirlerini geç tanıdım. Bu, büyük bir eksiklikti benim için… Kendisini tanımadığım şairin, şiirleri için: “Ya hiç okumasaydım, haberim olmasaydı! ...” diye düşününce, geç de olsa, bu güzel şiirleri okumaktan teselli buluyorum.
    Yolun açık olsun sevgili şair, susmasın hiç yüreğin. İçindeki bu yağmur dinmesin; güller solmasın. Çocuklar öksüz, gelinler kınasız, “süyük” uçlarına tüneyen serçeler kanadı kırık kalmasın! ... Donmasın soğuk, üşümesin kar, yanmasın güneş…Gecelerimiz karanlık kalmasın, gündüzler ışıksız. Yakamozu özlemesin sular. Öyleyse: ”Kaldırıp gel uykusundan / Yıldızı, güneşi, ay’ı” … Ve “Kabuğunu kıracak kadar sürgünün” bitsin gayri…

    Ali Şeyh ÖZDEMİR (ANADOLUM Aylık Kültür ve Sanat Dergisi -Sayı 7 – Mart 2005)


    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta