Seni Seviyorum
Başkentin çetin geçen kışlarının kanıtı olan kar, günlerdir alabildiğine bonkör davranmış ve gri kentin sokaklarını beyaza boyamıştı. Her yer göz alabildiğine beyaz ve gökyüzü yağışın devam edeceğini anlatmak istercesine duru ve pembe idi. Tüm kent gecenin alacakaranlığı ile birleşen bu pembelikte yataklarında huzur içinde uyurken Bülent ise kararmış dünyası ile baş başa bir başkent sokağındaydı.
Dizkapaklarına kadar gelen kar hem bedenini hem de ruhunu donduruyor ama içinde yanan ateşi soğutmaya yardımcı olmuyordu. Yalnız, mutsuz, çaresiz ve bitap halde, elinde bitmek üzere olan bilmem kaçıncı sigarası ile sadece yürüyordu. Günlerdir beklediği hastane kapısından ayrılalı iki saat kadar olmuş ve sonunun nereye çıkacağını çok da önemsemediği tenha sokaklarda yürümeye başlamıştı. Düşünüyor, beyninin tüm hücrelerini kemiren o korkunç cümle ile savaşmaya çalışıyor ama bir türlü çıkış yolu bulamıyordu.
İki yıldır hayatı paylaştığı sevgilisi ölümle pençeleşiyor ama bunca gücüne ve nüfusuna rağmen elinden hiçbir şey gelmiyordu. Betül, her zaman olduğu gibi iş için şehir dışına gitmiş ama gelirken yolda çok büyük bir kaza geçirmişti. Her şey birdenbire olmuş ve tüm güzelliğiyle son sürat yaşanan hayatları bir trafik kazası ile nefessiz, ışıksız kalmıştı. Hayat dolu, yerinde duramayan ve gülüp eğlenmeden yaşayamayan genç kadın günlerdir hastanede komada idi. Artık her şey değişmişti...
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek